Dünyada bir başka takım yoktur ki, oynadığı her maçta övülecek ve eleştirilecek binlerce hareket ve pozisyon yaşasın. Bu, sadece G.Saray'a mahsus bir özellik. Önce dövelim... Hücumda, adam eksilten müthiş bir yetenek yakalamışsın ve Arda gibi bir silahtan savunmacı üretmeye çalışıyorsun. Hadi sen hocasın, biz de hiç mi anlamıyoruz? Takımı, Sabri'nin iğrenç paslarına ve bir türlü olgunlaştıramadığı ortalarına mahkum ediyorsun. Bir maç içinde 4 ön libero kullanarak ne demek istiyorsun?.. Bunlar, kulübeye eleştirilerim. Hakan gibi bir adam, karşı karşıya yakaladığı iki net golü atamazsa, ben ona golcü demem. Zaten o da golcü değil. Geride araziler bırakmak, bir takımın oyun planına asla yakışmadı. Bana göre "lastik patladı." Övülmesi gereken taraflar da yok değil... 2-0 geriye düşüp riske girmek ve takım olarak bu sıcakta maçı bu kadar istemek, her baba yiğidin harcı değil. Necati ve Hasan'ı bir şekilde adam etmeyi başaran ve onlardan randıman almaya başlayan Erik Gerets'i övebilirim. Sabri'nin hiç bitmeyen enerjisini ve tüm güçsüzlüğüne rağmen iyi niyetiyle her yere koşan Cihan'ı da beğenmem gerek. Ayrıca Hakan Şükür gibi 35 yaşında ve bu sıcakta hala kaleciye bile pres yapıp, her pozisyonda Johana gibi bir belayla dövüşüp 103 dakika ayakta kalan adama, kötü laf söyleyen çarpılır. Kazanmak için, bildiği bütün hamleleri yapan Erik Gerets'i de beğendim. Gördüğünüz gibi yazım tam maça benzedi. Dansöz gibi kıvırta kıvırta bir maç yazısı çıktı ortaya. Allah'ını seven söylesin, maçın anlamı da buna benzemiyor muydu?