Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
"Derken bir gün, galiba eşim öğrenmişti bu gerçeği... Kendisini bir başka kadınla aldattığımı tahmin ediyordu. Bunu gizli gizli ağlayışlarından anladım. Sebebini sorduğumda bir şey söylemiyor, "Kaderime ağlıyorum!" diyordu. "Nedir kaderin?" gibisinden soracak olsam, "Sen biliyorsun ya..." cevabını veriyordu." "İtiraf ediyorum" rumuzuyla yazan okuyucumuzun hatırasını yayınlamaya kaldığımız yerden devam ediyoruz. Yapmış olduğu vasatın altında evliliğe rağmen hayata mutlu başlayan okuyucumuz, çalıştığı iş yerinde gösterdiği performans doğrultusunda günden güne terfi eder. Ve çalıştığı firmada halkla ilişkiler müdürü olarak Ankara''ya tayin olur. Bu büyük şehre ayak uydurmakta zorlanacağını tahmin eden eşi, gitmek istemese de, okuyucumuz gelecek vaad eden bu görevi hiç kaçırmak istemez. Fakat iş gereği bulunduğu çevre gerek öğrendikleri gerek yaşadıklarıyla kendi aile hayatına hiç mi hiç uymamaktadır... "Acaba eşim de bu durumun farkında mıydı? Hoş etse ne çıkardı etmese ne... Önemli olan benim bir karar vermemdi. Hep aynı soruyu soruyordum kendime: -Acaba yaptığım bu evlilik bir hata mı? Şimdiki aklım olsa bu evliliği yapar mıydım? Şimden sonra kendime bir yol çizmeye kalksam bu evlilik bana ne kadar engel olur? Kimseye açamadığım bu sorular gün geçtikçe beynimi kemiren bir kurt gibi sürekli kafamda zonkluyordu. Tamam, işimde başarılıydım. Yeni bir hayata adapte olmakta zorlanmıyordum... Hepsi iyi güzeldi ama iç dünyamda baş gösteren bu çelişkiyi nasıl çözüme kavuşturacaktım? Bazen duygusallığa kapılıyor, eşimin bana olan sadakatine imreniyordum. Ama ben aynı şekilde ona sadık olamıyordum. Çünkü çevremdeki hayat çok bambaşkaydı. Konuştuğum görüştüğüm karşı cinslerim sadece seksapel değil, aynı zamanda dünyayla iç içeydiler. Onlarla ekonomiyi de konuşabiliyordum, futbolu da.. Siyaseti de konuşuyordum çevreciliği de... Ama evdeki eşim öyle miydi? Bana sadıktı evet. Çok da leziz yemek yapardı. Evimizi pırıl pırıl ederdi. Ama hayat bundan ibaret değildi ki? Şöyle karşı karşıya oturduğumuzda konuşacak iki çift sözümüz olmayacak mıydı? Oysa olmuyordu... Yemekten sonra evde tek dostum televizyon kanallarıydı. Eşim ise çayımı demleyip getiriyor ama, kendisiyle ilgilenmediğimi bildiği için ya dantelle vakit geçiriyor ya da evde kendi kendine bir şeylerle oyalanıyordu. Bu hayat ne kadar devam edecekti böyle? Ve içimde bir volkan patladı. "Hayır!" dedim kendi kendime... "Bu böyle yürümez. Hayatı kendime zehir edemem." Arayışa başladım. Tek çare çok hoşlandığım o kadına açılmaktı bunun yolu. Ve bir akşam geç saatlere kadar onunla dertleştim. İçimdeki sıkıntıları anlattım. Allahım ne kadar anlayışlı bir kadındı. Güzellikse güzellik, bakımsa bakım, kültürse kültür... Herşey vardı onda... Üstelik o da beni beğendiğini söylüyordu. Çok sürmedi... Artık o bensiz ben onsuz yapamaz hale gelmiştik. Ben evliydim ama onun için fark etmiyordu. O da, kendisine baskı uygulayan eşinden ayrılmış ve "özgürlüğüne" kavuşmuş biriydi. Ayrı ayrı işlerdeydik. Ama birlikteliğimiz için her gün vakit buluyorduk. Kendime göre yapmış olduğum hatalı evlilikten vazgeçmek çok zor değildi. Ama kendi kendime diyordum ki; "Nasılsa evdeki karım bir sorun çıkartmıyor. Gece geç gelmişim, bir gün gelmemişim hesap sormuyor. Öyleyse bu evlilik böyle gitsin. Ben de kendi hayatımı yaşamaya devam ederim." Oh be... Hayat varmış dedim... Artık bir günlük iki günlük iş seyahatlarim oluyordu. Yani seyahat ayaklarıyla hayatımın kadınıyla oluyordum. Yeniden yaşama sevincini yakalamıştım. Gece geç saatlere kadar sohbete doymuyorduk. Onunla sinemaya gitmek de keyifliydi. "Eşi" ile birlikte davet edilen mekanlara gitmek de... O dış dünyada artık benim eşim gibiydi. Zaten kimse kimsenin yanındaki kadının kim olduğunu sormuyordu. Öyleyse bu hayat iyi gidiyordu... Derken bir zaman sonra, eşim benden şikayet etmeye başladı. Kendisine olan ilgisizliğimi kendi safiyane duygularıyla dile getirmeye çalışıyordu. Evet onu gerçekten ihmal ediyordum. Ama bu benim elimde değildi. Artık ben "hayatımın kadını"nı bulmuştum. Öyle olunca, eşim de olsa duygusuz bir kadın bana ıstırap veriyordu. Derken bir gün galiba eşim öğrenmişti bu gerçeği... Kendisini bir başka kadınla aldattığımı tahmin ediyordu. Bunu gizli gizli ağlayışlarından anladım. Sebebini sorduğumda birşey söylemiyor, "Kaderime ağlıyorum!" diyordu. "Nedir kaderin?" gibisinden soracak olsam, "Sen biliyorsun ya..." cevabını veriyordu. Yine, eve uğramadan geçirdiğim bir hafta sonunun ardından iş yerime gitmiştim. O pazartesi iş yerime gelen bir telefonla şok oldum... Eşimin bir kutu ilaç içerek intihar ettiğini söylüyordu telefondaki ses... Acaba ölmüş müydü? Bu da nereden çıkmıştı şimdi?.. Devamı yarın
ÖNE ÇIKANLAR