Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
Hayret edilecek bir şey ki, ondan sonra gelen kimse de aynı şeyi sordu memura: -Yarın açılır değil mi? -Yahu ne söz anlamaz kimsesiniz. Kardeşim yarın açılır diyoruz ya... Bu şahsın faturasını da tahsil eden memur, aniden yerinden kalkıp içerilere gitti. Tamam işte, şimdi işin yoksa memur bekle! İstanbul''dan Selami Arkun''un gönderdiği mektup, ülkede yaşanan binlerde dramdan sadece biri. "Sekiz sene çalıştığım Almanya''da, belki her iki günde bir resmi dairelere veya bankalara yolunuz düşer. Ama her gittiğiniz yerde en fazla beş dakikada işinizi halleder ve ayrılırsınız. Geçtiğim hafta, çocukların işi var diye, emekli olduğum için biraz da vakit geçirmek uğruna telefon makbuzumu yatırmak üzere postaneye ben gittim. Kapıya vardığımda, "Eyvah" dedim. Çünkü ta dışarıya taşmış uzunca bir kuyruk vardı. Mecburen kuyruğun en sonuna takıldım. Artık sıra ne zaman gelirse... En az yirmi dakika bekledikten sonra nihayet postanenin içerisine girmiş, vezneye yaklaşmıştım. Benim önümde beş on kişi daha vardı. Bu arada baktım bir tek vezne ve bir memur muhatap vatandaşla. Diğerleri önlerindeki evrakla uğraşıyor. Oysa, hiç olmazsa tahsilatın yoğun olduğu dönemlerde bir iki kişi daha fatura tahsil ediverse de vatandaş kuyrukta beklemese ne olurdu?.. Tabii benimkisi sıradan bir düşünceydi. Öyle yapmayacaklarını ben de biliyordum. Derken dikkat ettim veznedeki memur her fatura tahsil ettiği kimseye ayrıca dert anlatıyordu: -Tamam teyze. Yarın açılacak telefonunuz. Tamam... O gidiyor, bir sonraki vatandaş faturasını yatırıp dekontu eline alırken aynı şeyi soruyordu: -Memur bey, telefonum yarın açılır değil mi? Memur çileden çıkmış haldeydi: -Az önce dedik ya, yarın açılacak diye. Hepinize ayrı ayrı söylemem mi gerekiyor. Vatandaşın sözü ilginç: -Ne bileyim. O söz sadece o kimse için söylenmişse diye düşünüyorum. -Olur mu kardeşim. Herkese aynı şeyi söylüyoruz. Bakın cama asılmış yazıyı görmüyor musun? O an veznenin camındaki bir kağıda alel acele yazılmış cümleyi gördüm: "Borcu ödenen telefonlar 24 saat sonra açılır!" Tabii ya, bu yazıyı okuduktan sonra kimsenin bir de söz ile sormasına gerek yok. Ama vatandaş alışmış bir kere. Yazıyla afişle işi yok. İlla ki memurun ağzından bir söz duymak istiyor. Hayret edilecek bir şey ki, ondan sonra gelen kimse de aynı şeyi sordu memura: -Yarın açılır değil mi? -Yahu ne söz anlamaz kimsesiniz. Kardeşim yarın açılır diyoruz ya... Bu şahsın faturasını da tahsil eden memur, aniden yerinden kalkıp içerilere gitti. Tamam işte, şimdi işin yoksa memur bekle. Kuyruğun ilerlemesi durmuştu. Herkesin gözü, içerilerde kaybolan memurun geleceği yöne çevrilmişti. Boyunlar bükük, bakışıyorduk. Kimse ağzını açıp da, kimseye bir şey söylemiyor, ya da söylemeye cesaret edemiyordu. İşin garibi, diğer memurlar da, sanki orada değillermiş gibi gayet rahat kendi işlerinin başındaydı... Bir müddet sonra, nihayet veznedeki memur elinde bir mektup kağıdı ile gözüktü. Baktım, cama yapıştırıyordu kağıdı. Yine aynı yazıydı: "Borcu ödenen telefonlar yarın açılacak!" Oysa, aynı ona benzer bir başka kağıt yapıştırılmış halde duruyordu. Memurun da nevri dönmüştü. Ama adamcağız söz söylemekten bıkmış, yeniden bir kağıt yapıştırmak ihtiyacı hissetmişti. Masasına oturdu ve tahsilata başladı. En öndeki yaşlı kadın faturasının borcunu ödeyip dekontu eline aldığında eğildi ve maalesef sordu memura: -Yarın açılır değil mi yavrum. Memurun gözleri bir garip bakıyordu kadına. Anlaşılmıştı istediği kadar kağıt yapıştırsın, sorudan ve cevap vermekten kurtulamayacaktı... Bu gariplikler arasında neler düşünmedim ki... Tabii ya, bir telefon faturasını yatıracak parayı bulmakta zorlanan vatandaş, ancak telefonu kapatılınca mecbur kalıp belki de borç bularak faturayı ödemeye geliyordu. Çünkü modern dünyada onun elindeki tek imkan işte bir kuru telefondu. O da kapanınca eli kolu bağlanıveriyordu. Öte yandan telefon idaresi, konuşma ücretini ancak telefonu konuşmaya kapatarak zoraki tahsil edebiliyordu. Ama olan, veznede para tahsil etmek durumunda olan zavallı memura oluyordu. İçimden geçti. Sıra bana geldiğinde memura desem ki: "-Memur bey, her sorana laf yetiştirmek için kendinizi paralayacağınıza, ödemeyi aldıktan sonra, sanki tabii bir işlemmiş gibi "yarın açılacak" cümlesini de söyleseniz sizin için daha az yıpratıcı olur." Ama o cesareti kendimde bulamadım. "Vah güzel ülkem, vah ülkemin güzel insanları, vah bitmez tükenmez çilemiz" diye düşünerek faturamı yatırıp ayrılırken, veznedar bir sonraki vatandaşa hâlâ telefonun yarın açılacağını kaç kez söylediğini açıklamaya çalışıyordu.
ÖNE ÇIKANLAR