Ablam bize “hayır” deyince...

A -
A +

Babam anlatıyordu çileli yıllarını... Dedemin ilk evliliğinden üç oğlu, ikinci evliliğinden bir kızı, üçüncü evliliğinden de dört kız iki oğlu dünyaya gelmiş... İkinci evliliğinden meydana gelen kızı sonradan vefat etmiş. Babam üçüncü evliliğinden olan ikinci büyük çocuğu imiş, dedemin.

 

Babam anlatıyordu o çileli yıllarını... Diyordu ki:

 

Aslında her şey benden büyük ablama hiç beklemediğimiz bir ailenin dünür gelmesiyle başladı.

 

Annem babam o ailenin dünürlüğünü reddediyorlardı ama ablam “hayır ben istiyorum” demişti. O aileye gelin olmak için çok ısrar ediyordu. Hatta evde bu konuyla ilgili uzun münakaşalar kavgalar, küslükler yaşansa da ablam evde herkese rağmen bizi ailecek elinin tersiyle itip “ne derseniz deyin ben o aileye gelin gideceğim” demişti. Kimse engel olamadı ve ablam o aileye gelin gitti...

 

Bu düğünden sonra da ailede huzurumuz bir anda altüst oldu... Tabii, her ne kadar şehirde olsak da dedikodulara engel olamadık. Bu üzüntüden sokağa çıkamayan, kalp hastası babama inme inmiş adamcağız üzüntüsünden felç olmuştu.

 

Biz bu duruma ailecek çok üzülüp kahrolurken, bizim üzüntümüzün aksine sevinenlerimiz vardı! Kimler mi? Üvey ağabeylerim ve babamın uzak akrabaları...

 

Hatta üvey ağabeylerim, babamın iyice düşkün hâle gelmesini hatta kelimenin tam anlamıyla bir an önce ölüp gitmesi için ellerinden gelen kötülüğü yapmaktan geri durmadılar...

 

Çünkü babam ölünce biz babasız kalsak da onlar babamın mirasına kavuşacaklardı. Biz üçüncü evlilikten olan çocuklar daha yaşımız küçük olsa bile mühim değildi ne hâlimiz varsa görelim deniyordu...

 

Babam felç olunca ağlaya sızlaya hastaneye kaldırdık. Üvey ağabeylerim şöyle usulen birer kere uğrayıp "geçmiş olsun(!)" dileğinde bulunduktan sonra, bir daha dönüp de yüzüne bile bakmadılar babamın. Hatta belki de acaba iyileşir mi yoksa ölür mü diye kontrole geldiler desem abartmış sayılmam...

 

Ben babamın başucundan ayrılamıyor, doktor ve hemşireler iğne ilaçla uğraşıyorken, evde annem ve kız kardeşlerim yapayalnız kalmışlardı.

 

Çünkü babam çok yaşlıydı. Bir iyileşme belirtisi de yoktu. Zaten hiçbirimiz artık onun iyileşeceğini ümit etmiyor, beklemiyorduk.

 

Birkaç gün sonra ölümünü evde beklemek üzere hastaneden alıp eve getirdik...

 

DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.