“Ne olursa olsun, savaş kimsenin kazanamayacağı kadar acı bir kaybediştir...”
Her haber, her çığlık, her bayrak, her feryat, her mezarlık, her resim beni alır ve o ızdırabın koynuna atar.
Her seferinde yeniden yenilir, yener, yaralanır, ölür ve öldürürüm. Her seferinde arkadaşlarımın kanlı bedenlerine yeniden dokunurum. Her sefer o kahrolası savaş sahnesine yeniden döner ve gerçekten yaşarım. Gözümün önünden ve aklımdan hiç çıkartamam.
Bir çatışmada, kafanızın üstünden mermiler geçer. Barut kokuları, ölüm, oyuncaklarımız, çocukluğunuz, özlediklerimiz, anneniz, sevdiğiniz şarkılar, sevdiğiniz kız ve bir sürü şey… Elinizde ise dünyanın en berbat oyuncağı vardır. Hedefinizde bir başka insan… Onun hedefinde bir başkası olan siz.
Ya ölür, ya yaralanır, ya korkar ya da kahramanlık yaparsınız. Ama ne olursa olsun, savaş kimsenin kazanamayacağı kadar acı bir kaybediştir.
Evet, vatan kutsaldır, kitap, namus, bayrak kutsaldır. Askerlik kutsaldır… Ama susayım en iyisi. Çünkü acısı geçmeyecek yaralar için kimse şehit ailelerinden daha fazla üzülemez.
İşte bu yüzendir ki acı, yaşayanlarının yakasına izleyenlerden farklı olarak bir ur gibi yapışır ve kalır. Evinizin balkonunda, odanızda, salonunuzda yatağınızda, elbisenizde, diş fırçanızda, tıraş takımınızda, fotoğraf albümlerinizde, çocukluğunuzda, gençlik yıllarınızda ve hayatın her döneminde o hatıralar ve kaybettiğiniz arkadaşlarınızın bakışları bir ayna gibi karşınıza dikilir. Size gülümser ama siz ağlarsınız. Onlar hep gençtir, ama siz yaşlanırsınız. Onlar sizinle konuşur, ama siz hep susarsınız. Onlar hep size bakar, ama siz hep yüzünüzü çevirirsiniz. Onlar size hep dokunur ama siz elinizi uzatamazsınız. Onlar size hep “üzülme!” der, ama siz kahrolursunuz. Siz gidersiniz, ama onlar sizden hiç gitmez.
Bu yüzdendir ki çatışmada kaybettiğim bir arkadaşımın annesinin bana “oğlum bir gün gelecek diye sofraya hep bir tabak fazla koyuyorum” dediği aklıma geldikçe sofrayı terk ediyorum… Bu yüzden kim olursa olsun, annelerin gözyaşı tarifsizdir…
Ah kalbim. Hepinizi çok özledim arkadaşlar. Her aynaya baktığımda gülümseyişleriniz aklıma geliyor. Annenizi ne kadar özlediğiniz, nişanlınıza yazdığınız mektuplar… Gözyaşlarına boğuluyorum. Artık silahsız bir dünyada insanca yaşamak istiyorum.
Maalesef sinirlerim daha fazlasına izin vermiyor. Duygular hariç her şey iyileşir. Allah bu ülkeyi korusun.
E.G.-İstanbul