Vali Recep Yazıcıoğlu ile İHA Denizli Muhabiri Muhammed Korkmaz’ın hatıratı...
Babam Muhammed Korkmaz, gençlik yıllarından itibaren Türkiye gazetesi camiası içinde bulunmuş, merhum Enver ağabeylerin sohbetlerinde yetişmiş bir isim. Yıllarca Holding bünyesinde çeşitli bölümlerde çalışmış. En son emekli olduğu yer ise Denizli İHA Bölge Ofisinde muhabirlik vazifesiydi. Babamın İHA Denizli Muhabiri olarak görev yaptığı 2003 yılında başından geçen ibret verici hadise ise şu şekilde gelişiyor...
Kamuoyunda "Süper Vali" olarak tanınan merhum Recep Yazıcıoğlu Denizli’ye vali olarak atanmıştı. Rahmetli Yazıcıoğlu’nun son görev yeri de Denizli Valiliği oldu...
Merhum Recep Yazıcıoğlu, hatırlayacaksınız televizyonlara da çok defa yansıdığı gibi oldukça aktif bir isimdi. Alışılmışın dışında bir devlet adamıydı. En önemli yönlerinden birisi de tabiatla iç içe olması ve doğa sporlarını her zaman önemsemesiydi.
İşte babamın yaşadığı ibret verici hadise Vali Yazıcıoğlu ile gittiği böyle bir haberde başına geliyor.
Yıl 2003, haziran ayı. Gelenler mutlaka hatırlar, yaz mevsiminde Denizli’nin oldukça hatırı sayılır bir sıcağı vardır. Yine böyle sıcak bir haziran ayında, Denizli Valiliği tarafından, Çal ve Bekilli ilçelerinde doğa sporları organizasyonu düzenleniyor. Her iki ilçenin içinden Menderes Nehri’nin bir bölümü geçiyor. Vali Recep Yazıcıoğlu da bu bölgeleri değerlendirmek, turizme kazandırma amaçlı Denizli Valiliği çatısı altında rafting çalışmaları planlıyor. Ön bilgilendirme, sahada gözlem yapmak için basın mensuplarıyla birlikte nehrin geçtiği güzergâhın yamaç kısımlarını yanındaki heyetle birlikte gazetecilere yürüyerek anlatıyor.
Bulundukları kısım dağlık ve yamaç. Hava oldukça sıcak. Muhabirler gerek kamera ve gerekse diğer ekipmanlar için çanta taşırlar. Yürüyüş ilerledikçe sıcaklığın artması ile birlikte yorgunluk daha da artıyor. Ekipman çantası daha da zorluyor. Babam, belirli bir zaman sonra kendinde hâlsizlik hissediyor.
Heyet hızla ilerlerken, babam zorlanmaya başlıyor. Bir süre sonra yanındaki arkadaşlarına durumu söyleyip, az dinleneceğini belirtip kısa bir mola için geride kalıyor...
Bir ağaç gölgesi bulup oturmak istediğinde daha da fenalaşıp baygınlık hâli başlıyor. Bilinci tam gitmiyor ama hayati fonksiyonları iyice kendisini zorluyor. DEVAMI YARIN
Ünal Bolat'ın önceki yazıları...