"Sonra bir de duyduk ki Cemile'nin kocası orada bir Hollandalıyla evlenmiş. Burayı unutmuş!.."
Canım arkadaşım gözlerini silerken "Dünürümün yanında hantal kaldım" diyordu.
"Aman Cemile... Düşündüğün şeye bak" dedim. Dedim ama bu duygu anlatılmaz yaşanırdı... Ve bu öyle kolay atlatılacak bir şey değildi...
Ah Cemile... Onunla yıllar önceki gençliğimiz geldi gözlerimin önüne... Cemile böyle kilolu muydu? Aksine boylu poslu manken gibiydi yeni evlendiğinde...
Peki ne olmuştu da Cemile böyle kilo almış, kendini salıp koyuvermişti?
Cemile ki bir evin bir kızıydı... Sevmişti kocasını... Anası babası "bundan hayır çıkmaz kızım" deseler de o beğenmişti... Evlendiler onunla... Kocası Sami, doğru dürüst bir iş sahibi değildi... Üç gün orada beş gün burada çalışıyordu...
Derken bir tanıdığı vasıtasıyla Hollanda'da iş bulmuşlardı. Tuttu Hollanda'ya gitti kocası... Kızı Betül daha bir başındaydı...
Cemile o genç yaşta koca yolu bekleyecekti. "İşini ayarlayınca bizi de alacak yanına" diyordu... Ama böyle vefalı kadına öyle vefasız bir koca düşmüştü ki sormayın gitsin. Gittikten üç ay sonra ne arayan ne soran olmuştu Cemile'yi... Sonra bir de duyduk ki orada bir Hollandalıyla evlenmiş Sami. Burasını unutmuş. Biz de eşini ve kızını da yanına alacak diye bekliyorduk.
Biz üzüldük ama Cemile yandı kül oldu bu habere... Teselli etmek mümkün olmadı. Günlerce ağladı zavallı kızcağız bebeciğine sarılıp... Kim ne diyebilirdi ki?
Bir zaman sonra konu komşu akıl vermeye başlamıştı:
"Seni bir çocukla böyle bırakıp giden herifi mi bekleyeceksin?"
"At çocuğu babasının evine, sen de kendine yeni bir yuva kur!"
Cemile, demişti ki herkese:
"Siz kendinize bakın! Beni bırakıp gittiyse artık kocam yoktur. Dönüp gelir ise burası onun evidir. Hoş sefa gelmiştir."
Kimi "aptal" diyordu ona kimi "akıllı kız" Kimi de "sabır küpüymüş" diye hayran kalıyordu... Ama o Cemile, o el kadar sabiye tek başına hem ana hem baba olmayı üstlenmiş çocuğunu kurda kuşa yem etmemişti... Onu kimselerin eline bırakmamıştı. Gerçek bir analık yapmıştı Betül'e... Depresyon zamanlarında kendini yemeye vermişti garibim. Böyle heder etmişti vücudunu...
Aradan geçen on üç sene sonra bir de baktık ki Cemile'nin kocası elinde bir valiz çıkıp gelmiş... Çökmüş ihtiyarlamıştı... Birkaç gün sonra öğrendik ki kocası işten atılmış. Başka iş bulamayınca da Türkiye'ye dönüş yapmak zorunda kalmış. Hollandalı karısına demiş ki:
-Ben Türkiye'ye dönmek zorundayım.
Kadın "güle güle" demiş... DEVAMI YARIN