Çok üzüldüm. Üzüntüm sonsuz. Bu zamanda gördüm insanların birbirine bağlılıklarını. Bu günde gördüm Türk milletindeki yardımlaşmayı... Herkes birşeyleri eleştirdi ama ben eleştirilerin dışında kalmak istiyorum. Sadece şunu gördüm ki, insanlar artık kendilerine uzanması gereken ellerin çağa uygun şekilde kendini geliştirmemiş olduğunu acı da olsa fark ettiler. Bakın ilçemiz Bandırma''dan deprem bölgesine kamyonlarca dolusu yardım gitti. Diğer bölgelerden de yardımlar sel gibi aktı çok şükür. Kolay değildi elbet... Ülkemizde yirmi milyonu direkt, altmış milyonu da yakından ilgilendiren bu acı olay, elbette hatıralarımızı da bu acı üzerine bina ettiriyor... İşte, Bandırma''dan Dilek Bahçeli''nin deprem sonrası gönderdiği faks... "Yedi senedir Türkiye Gazetesi abonesiyim. Köşenizdeki yazıları mümkün mertebe hiç kaçırmadan okurum. Yazmayı hiç düşünmemiştim. 17 Ağustos 1999 İzmit, Gölcük, Adapazarı, Yalova ve çevresi yıkılıncaya kadar... Çok üzüldüm. Üzüntüm sonsuz. Bu zamanda gördüm insanların birbirine bağlılıklarını. Bu günde gördüm Türk milletindeki yardımlaşmayı... Herkes birşeyleri eleştirdi ama ben eleştirilerin dışında kalmak istiyorum. Sadece şunu gördüm ki, insanlar artık kendilerine uzanması gereken ellerin çağa uygun şekilde kendini geliştirmemiş olduğunu acı da olsa fark ettiler. Bakın ilçemiz Bandırma''dan deprem bölgesine kamyonlarca dolusu yardım gitti. Diğer bölgelerden de yardımlar sel gibi aktı çok şükür. Ama gördük ki, bırakın yardımı, gönderilenleri bile dağıtmaktan acizdi yetkililer... Ve en son, bu felaketin faturasını yine esnafa, memura, dar gelirli vatandaşa çıkartmaya uğraşıyorlar. İşte buna kahroluyorum. Gazetenizdeki, "Yardıma evet, vergiye hayır" manşetini görünce biraz olsun yüreğime su serpildi. Diyorum ki, birilerince devletin parasını, zevkini safasını çıkartırken hatırlanmayan vatandaşlar, maalesef depremzedelere yardım söz konusu olunca akıllara geliyor. Biz işte buna kahroluyoruz. ¡ ¡ ¡ Kars''tan Aşık Enver Gürkani de duygularını dörtlüklere sıralamış... Kimler ağlamadı ki!.. Gece saat üçte koptu zelzele, Marmara sallandı iller ağladı. Dağları taşları sardı velvele, Dünyaya yayıldı eller ağladı. Saçını başını yoldu analar, Viraneye döndü nice haneler, Gömüldü toprağa yüksek binalar, Dumanlar yükseldi yeller ağladı. Nice körpe canlar girdi turâba. Evler apartmanlar oldu harabe. Sıla yolunda mezar oldu araba, Yolcular perişan yollar ağladı. Acep bu acılar ne zaman diner? Alevler içinde kaldı rafiner. Günler aldı ne azalır ne söner, Denizler kurudu seller ağladı. Çok evliler veda ettiler eşe, Vatan yasa girdi kalmadı neşe, Selvi yana düştü kırıldı meşe, Yapraklar kurudu, dallar ağladı. Gece deprem oldu, hemi de ansız, Kimi yaralandı kimisi cansız, Göçüğün altında nice ana-kız, Bunu gören duyan kullar ağladı. O gün yurtta başka aydınlandı tan. Yasa girdi baştan başa tüm vatan. Askeriyle şehit oldu komutan, Dağlar matem tuttu, çöller ağladı. Nazlı büyütüldü bin naz altında. Şimdi ise yatar, beyaz altında Nice can yatıyor enkaz altında. Dudaklar kitlendi diller ağladı. Gürkaniyem çok üzgünüm bu ara. Elden ne gelir ki yapsın fukara? Hüzünlüyüm, sazı astım duvara, Perdeleri sustu, teller ağladı. Karslı âşık Enver Gürkani

