Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
''Ben bir mahkum yakını olarak, cezaevlerinin acımasız ortamını bilen bir kimse olarak, çıkacak affın kimileri için gerçekten yararlı olacağını söylerken, kimileri için de ekmeğine yağ sürmek anlamına geldiğini iyi biliyor ve çıkartılacak af yasasında bu konunun çok ama çok incelenip halkın vicdanını rencide etmeyecek bir şekilde çıkartılmasını diliyorum." İstanbul''dan "düşünce" rumuzuyla yazan bir okuyucumuz, yaşanan yüzlerce hatıradan yola çıkarak yıllar önce bizim de kaleme aldığımız bir tespite denk düşen açıklamalar göndermiş. "Cezaevlerinde yaşanan gerçekleri hemen hiçbir medya, hiçbir hükümet, hiçbir kurum tam olarak anlatamaz" diyerek başlıyor mektubuna okuyucumuz. Bir de seksen sayfaya yakın bir cezaevi günlüğü göndermiş. Ama yerimiz olmadığı için yayınlayamıyoruz. Ancak cezaevleri, mahkumlar ve af yasasıyla ilgili tespitleri enteresan... "Genel anlamda İngiltere''de af diye bir şey yoktur... Amerika''da da... Ama bizde nedense yaklaşık on onbeş yılda bir af çıkar. Bizim gibi bir de Fransızlar af yapar sık sık. Zaten bizim hukuk yapımız da Fransız hukukuna benzerlik arz ettiği için, af konusunda biz de Fransızlara benzeriz. Önce bir af sözü dolaşır komuoyunda... Ardından "olsun"lar "olmasın"lar tartışılır günlerce haftalarca... Ama bu tartışmaların hepsi, gerçekte yapılacak olan affın alt yapısını oluşturmanın en basit yoludur. Hele bir "af" sözü yetkili bir ağızdan çıktı mı, artık onun önünde duracak hiçbir beşeri güç yoktur. Öyle olur böyle olur sonunda "af" denilen iki ucu keskin kılıç kınından çekip çıkartılır... Eh ne yaparsın ki, af sonunda kimilerinin yüreğine hançer sokulurken, kimileri derin bir "oh" çeker... İşte son af yasası da, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmiş olmasına rağmen, yeniden ısıtılıp Köşk''e gönderilecek, eninde sonunda bir af çıkartılacaktır... Afedersiniz, af yasası tamam da... Sahi af edilmek istenen suç ve suçlularda hangi kıstaslar ele alınmaktadır. Sadece cezaevlerindeki suçluları mı kapsıyor af. Yoksa affın ardında başka ince hesaplar mı var? Burası benim bilgimi aşıyor. Ben bu yazımda, cezaevlerindeki suçluların af durumunu değerlendireceğim. Bunun için cezaevlerine kısaca bakmakta yarar var sanırım. Cezaevleri adı üstünde suçluların kaldığı yerlerdir... Suçlu!.. Çok genel bir kavram... Kimi suçlu var ki, namus uğruna cezaevine gönderilirken, değil geride bıraktığı yetim yavruları, onu mahkum eden hakim bile gözyaşlarını tutamıyor. Kimi suçlu var ki, halkın linç etme duygusuna polis bile engel olamıyor... Kimi suçlu var ki, bir karıncayı bile incitmezken, kazara bir ölüme sebep olmuş. Ceza bile onun vicdanında açılan yarayı tamir edemez... Kimi suçlu var ki, bir hiç uğruna öfkenin kurbanı olmuşken cezaevinde gün be gün olgunlaşıp, sabır abidesi derecesinde hoşgörüye ulaşmış... Kimi suçlu var ki, bugün çıkartsanız yarın yine aynı yere girebilecek kadar şuursuz... Örnekler uzayıp gider... Ama bir de madalyonun öbür yüzü var cezaevlerinde... Yani yasalarla gösterilmemiş olan bir cezaevi geleneği... Bu öyle bir gelenek ki, ne kanun ne polisiye tedbir bu geleneği değiştirememiş şimdiye kadar... Hem garip hem şaşırtıcı... Cezaevine gelen suçlu, bir de içeri tıkıldığı koğuşta yargılanır... Hem de içerdeki mahkumlar tarafından... Sorarlar koğuşa adımını atar atmaz: -Suçun ne senin? -Hırsızlık!... Cezaevi geleneğine göre bu suç, yüz kızartıcıdır. Ceza görmesi lazımdır. Yapılan muamele, komalık edilinceye kadar dayak!.. Ardından en adi işlerin ona yaptırılması... -Suçun ne senin? -Trafik kazası... Bu suçlu kanunun öngördüğü kadar yatıp çıkacaktır... Kimse dokunmaz ona... -Suçun ne senin? -Namus cinayeti... Hayret!.. Bu suçu işleyen önce sorgulanır... Sonra el üstünde tutulur... "Namusunu temizlemişsin kardeş... Başımız üstünde yerin var!" denir. -Suçun ne senin? -Irza tecavüz!.. İşte bu, hiç affedilmeyecek derecede nefretlik bir şeydir... O kişinin aldığı ceza ne olursa olsun, azdır onlara göre... Ve çoğu zaman kim vurduya gider suçlu. Ya da cezaevindeki akıbetinden korktuğundan mıdır nedir, intihar eder... Afedersiniz ama, Cumhurbaşkanımız tarafından veto edilmesine rağmen çıkacağı herkes tarafından bilinen af yasası yeniden gözden geçirilirken bir de cezaevlerinde yaşanan bu geleneği hiç göz önüne alıyorlar mı yetkililer. Veya sayın Cumhurbaşkanımız af yasasını veto ederken, bu konuyu da göz önünde bulundurmuş mudur? Ben bir mahkum yakını olarak, cezaevlerinin acımasız ortamını bilen bir kimse olarak, çıkacak affın kimileri için gerçekten yararlı olacağını söylerken, kimileri için de ekmeğine yağ sürmek anlamına geldiğini iyi biliyor ve çıkartılacak af yasasında bu konunun çok ama çok incelenip halkın vicdanını rencide etmeyecek bir şekilde çıkartılmasını diliyorum."
ÖNE ÇIKANLAR