“Her şeyden şüphe ederdim de beni aldatacağından, bana ihanet edeceğinden şüphe etmezdim!..”
Dükkânımıza önce müşteri olarak gelen ve kafa kopartıcılara aracı olan kadın, belirli bir samimiyet kurduktan sonra kocamı, o âlemin cümbüşlü gürültülü ortamına çekiyor...
Bizimki de eğlence diye takılmaya başlıyor...
Derken akşamları geç gelmeye başladı... “Neredesin?” diye sorduğumda “işim çıktı” filan demeye başladı… Hesap soracak değildim ya...
Ama sadece eve geç kaldığı için bir iki akşam sıkıştırmaya başlayınca geç gelmeyi bıraktı. Ne bileyim, bu defa da gündüzleri dükkânı kapatıp kapatıp oralara gidiyormuş.
Para... Oluk gibi akmaya başlıyor hâliyle... Geri zekâlı kocam nereden bilecek bu âlemin içyüzünü! Zaten kim bilebilir ki... Ancak sonunda rezil rüsva olunca anlıyorlar... Süklüm püklüm eve dönerken acınası hâlde oluyorlar...
Çok sürmedi altı ay içerisinde emekli paralarımızı yatırarak açtığımız dükkân tamtakır kuru bakır olmuştu. Giden ürünlerin yerine yenisini koyamayınca müşteri de kesilmiş hâliyle...
Çevreye, konu komşuya, akrabaya rezil olduk ama kocam hâlâ ne kendi fark etmişti bunu, ne de bize haber vermek istemişti.
Elimizde avucumuzda ne varsa göz açıp kapayıncaya kadar eriyip gitmişti...
Her ikimizin de arabası vardı... Onlar satılmıştı... Bir arsa almıştık o satıldı... Benim emekli ikramiyemden kalan da gitti... Çekilen banka kredileri ise emekli maaşlarının hemen tamamını alıp götürecek hâle gelmişti...
“Yahu bu bakkal işi ne zormuş böyle? Sen oyalanmak isterken elimizde avucumuzda ne varsa hepsi gitti?” diye sorduğumda verdiği cevap ukalacaydı:
“Sen anlamazsın ticaretten!..”
Ben her şeyden şüphe ederdim de onun beni aldatacağından, bana ihanet edeceğinden hiç ama hiç şüphe etmezdim... Gerçekten de etmemiştim.
Sadece bir şey fark ediyordum... O tutumlu ve prensipli adam gitmiş, yerine eline geçen üç kuruşu ertesi gün yok eden tuhaf biri gelmişti.
İtibarımızdan vazgeçtik evimize gelen hacizlerle darmadağın olmuştuk... Artık bu işin lamı cimi yoktu...
“Sen bu paraları ne yapıyorsun böyle yahu? Bilmiyorsan bırak bu işi. Bu yaştan sonra” diye sıkıştırdığımızda bir açıklama getirmek zorunda kalmıştı:
“Arkadaşlarla kumar oynamaya alıştım” demişti.
“Eyvah sen ne yaptın?” diye dövünmeye başladım. Ama bu illetin bir kötü alışkanlık olduğunu görerek bu defa onu bu kumar illetinden kurtarmak için çabalamaya başladık. DEVAMI YARIN