Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
"Bunadınız mı ne?" Bir de, vıdı vıdı konuşan ve her şeye karışan yaşlılara "bunadı" diyorlar. Onlar da "Ne yapayım, yaşlandım?" diye boynunu büküyor... Böyle düşünenler yanılıyormuş. Bunu anlamak için Prof. Dr. Murat Emre''nin 65 yaşındaki bir hastasıyla konuşmasına kulak vermek yeterli: -Cumhurbaşkanımız kaç yaşında? -75 yaşında -Ama bakın pırıl pırıl bir zekaya sahip. Hiç bunama emaresi falan yok. Yaklaşık 150 bin insanı isim isim hatırlayabiliyor. Demek ki, bunama yaşlılığın doğal sonucu değil, bir rahatsızlık. Peki bunayan kim? Diyecek olursanız onun da cevabı hazır. Tıp dilinde "Demans" denilen asıl bunama özetle şöyle: Bir insan düşünün. Belirli bir zekası, bir hayatı, işi gücü falan var. Ama bu insanın zihinsel işlevleri zamanla bozulmaya başlıyor. Ki zihinsel işlevler saymakla bitmez. Örneğin artık ezberinde bir şey tutamıyor. Günü, zamanı tarihleri karıştırıyor. Veya gördüğünü tanıyamıyor. Ya da düzenli konuşamıyor. İşte bu bozulma en az iki tane zihinsel işlevi tutar ve sonucunda da günlük hayat veya iş hayatı etkilenirse artık o kimseye bunadı diyebilirsiniz. Alzheimer ne, demans ne? Bu ikisi arasındaki farkı şöyle tarif edebiliriz: Her yüz bunama hastasının % 65-70 kadarında Alzheimer hastalığı var. Yani bunama bir geniş kavram, bir üst kavram. Alzheimer ise bunun içinde en sık görülen en sık karşılaşılan bir tip olmakla birlikte bunama yapan sebeplerden sadece bir tanesi. Başka sebepler de var ama bunamaya en sık sebep olanı Alzheimer. Alzheimer hastası ünlüler İngilizlerin 2. Dünya savaşı yıllarındaki unutulmaz lideri Winston Churchill, Dünya sinemasının unutulmas aktristi Rita Haywath, ABD''nin 1980-1989 yıllarında başkanı olmuş Ronald Reagan gibi ünlüler de Alzheimer hastalığına yakalananlar arasında. AIDS''ten sonra bir de bu mu çıktı? İlk kez 1907 yılında Alois Alzheimer denilen bir Alman pataloğu, hastanede bir hastasını üç dört yıl boyunca izliyor. İzlediği kadın hastada rastladığı bulgu ve belirtileri araştıran bu Alman doktor, hasta kaybedildiğinde de çıkartıp beyni inceliyor. Ve beynindeki değişiklikleri çok detaylı olarak tarif ediyor. "Küçülme var, hücre kaybı var, beyinde biriken bazı maddeler var vs." O günden bugüne yapılan araştırmalar, Dr. Alzheimer''in bulgularını doğrulamış ve bunun ötesinde hastalığın birçok özelliğini ortaya koymuştur. Dolayısıyla AIDS ya da kanser gibi, Alzheimer Hastalığı da yüzyılımızın hastalıkları arasında yerini almıştır. Tedavisi var mı? Alzheimer Hastalığı için belirli testler yapıyoruz. Bütün zihinsel ölçüleri ölçtükten sonra diyoruz ki, testin ikinci basamağına geçiyoruz. Alzheimer midir değil midir? Bunun için bir takım incelemeler yapıyoruz. Aslında bu incelemeleri alzheimeri ispat etmek için değil, diğer sebepleri dışlamak için yapıyoruz. Bunların sonucu Alzheimer ile uyumlu olursa tedaviye geçiyoruz. Bunda da iki yaklaşımımız var. Birisi, kaybolan belleği yerine koyma çabası ki, bu konuda ortaya çıkmış birkaç ilaç var ama her on hastadan iki ila üçünde olumlu belirli değişiklikler yapabiliyor. İkincisi de, davranış bozukluğu ki, bu bellek bozukluğundan daha önemli. Şöyle ki, bu tür hastalar örneğin parasını koyduğu yeri unutur, param çalındı der. Ya da olmadık şeyler görür. Sesler duyabilir. Çok alıngan olabilir. Bu tür belirtileri çok daha frenleyebiliyoruz. Yani şu mesajı vermek istiyorum. Tedavisi yoktur derken, hiçbirşey yapamıyoruz anlamına da gelmemeli. Kısa kısa... *Herhangi bir zihinsel bozukluğu olmayan kişiler, unuttukları şeyleri çoğu kez kısa süre sonra hatırlarlar. * Alzheimer hastalarının büyük bölümü ileri yaştaki kişiler olduğundan, unutkanlıkları genellikle ailesi ve yakın çevresi tarafından yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak kabul edilir, ciddiye alınmaz, hatta eğlence konusu edilir. Oysa bunun, sağlıklı insanlarda görülebilecek sıradan unutkanlıklardan ayırt edilmesi çok önemlidir. * Alzheimer hastalığının ilk habercilerden olan bellek bozukluğu, başlangıçta yakın geçmişi hatırlayamama şeklinde kendini gösterir. Örneğin hasta olan kişi o gün öğle yemeğinde ne yediğini hatırlayamaz ya da iki hafta önce yurt dışından oğlunun kendisini ziyarete geldiğini unutur. Hangi ayda olduğunu bilemez ve konuşurken kelime bulmakta güçlük çekebilir. Alzheimer hastalarının ayırıcı özelliği, sağlıklı insanlardan farklı olarak, unuttukları şeyleri daha sonra tekrar hatırlayamamaları, sık sık aynı soruları sormaları ve bazen de anlamsız cevaplar vermeleridir. Dr. Murat Emre''den Alzheimer hatıraları Çok unutuyorum Bu konuda, herbiri kendine özgü, çok çarpıcı hatıralarımızı oluyor elbette. Örneğin bize 40 yaşında bir holding sahibi geliyor ve diyor ki: -Çok unutuyorum. Bir soruyorsunuz, işi gereği bir anda on telefona birden cevap vermesi gerekiyor. Yirmi ismi akılda tutması gerekiyor. Doğal olarak unutuyor. Çünkü insan beyni belleğe almadan en fazla on on iki işi bir anda bir arada tutabilir. Siz bunu onbeşe çıkartmaya çalışırsanız, ister istemez üç tanesi unutulur. Bu beynin normal işlevidir. Bir ilginç olay da şöyle olmuştu... Daha önce üniversitemizde de görev yapmış bir profesörü, hem de herhangi başka bir hastalıktan dolayı tesadüfen bize getirdiler. Yanında da kızı vardı. Okumuş, tahsilli bilgili bir hanım. Neyse biz beyefendiye bazı testler uyguluyoruz. Sorularımıza cevaplar bekliyoruz. Dedim ki: -Cumhurbaşkanımızın ismini hatırlıyorsunuz değil mi? -Hatırlamaz olur muyum? İsmet İnönü. O böyle söyleyince, daha biz birşey demeden kızı şaşırdı. Parmağını ısırarak babasına döndü: -Baba sen ne diyorsun böyle? Düşünün. Adamcağızın Cumhurbaşkanıyla ilgili olarak İnönü''den sonraki bilgiler uçmuş. Ama işin asıl ilginç yanı, böylesi dereceye gelmiş bir vakayı, günlük hayatta böylesine okumuş bilgili kızı dahi fark edememiş. Bu da ilginç vakalarımızdan biriydi.
ÖNE ÇIKANLAR