Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
Bolu''dan Tevfik Acar''ın hatırasını yayınlamaya kaldığımız yerden devam ediyoruz... Okuyucumuzun eniştesinin, bir karakolda jandarma çavuşu olarak görev yaptığı dönemdir. Çocuklarına bir araç sürücüsünün çarpıp ölümüne sebep olduğu için karakola şikayette bulunan aile, ne yazık ki aracın rengini söylese de markasını ve plakasını tam olarak belirtemez. Ama çocuğu ölen anne, "Ne zaman görsem tanırım o adamı" der. Jandarma, olayı takibe başlar ama bir sonuç alınamaz. Kaza yapan genç de, "Nasıl olsa beni kimse görmedi?" diyerek, olayı kimseye söylemez. Aradan aylar geçtiğinde de, "Unutuldu" diyerek rahatça dolaşmaktadır. Ve bir gün kaza yapan genç, bir arkadaşını ziyaret maksadıyla karakola gider. Tesadüfen, kazada ölen çocuğun annesi de, sık sık geldiği karakola "Oğluma çarpan katili bulabildiniz mi?" demek için yine gelmiştir. Orada Halit''i tanır ve anında davacı olur. Karakoldakiler de şaşırmıştır bu işe... İster istemez Halit''in kimlik bilgilerini ve açık adresini alırlar. Halit ise şaşkındır... "-Siz deli misiniz? Bu kadın yanlış birine benzetiyor beni... -Yahu Halit, misafirimizsiniz. Kabul ediyoruz sözlerini. Ama biz bu iddiayı da değerlendirmek zorundayız. Yanlışlık olduğunu ispat edene kadar da şehirden bir yere ayrılma, tamam mı? Kadıncağız, "Suçlu o, göndermeyin ne olur!" diye yalvarsa da, o an için delil yetersizliği sebebiyle Halit serbest bırakılır. Karakoldan perişan bir halde ayrılır ama, yüreği ağzına gelmiştir Halit''in. Paçayı ele verdiğinin hissiyle yerinde duramaz olur. Annesi babası oğlunun bu haline bir anlam veremezler. Ama ne olduğunu da pek sormazlar. Zaten onlara göre Halit, hayırsız bir evlattır. "Keşke okumayı bıraksa ailenin geçimine yardım etse" diye düşünürler hep... Yaz tatili gelmesi dolayısıyla Halit, gözden ırak olunca soruşturmadan da kurtulacağını düşünerek, "Ben çalışmaya gidiyorum" diyerek evden ayrılmak ister. Ailesi nereye gittiğini falan sorar ama "Şimdilik bilmiyorum. Gittiğim yerden sizi ararım" cevabını verir Halit... Ana babasıyla bu konuda ufak bir de tartışma yapan delikanlı, kapıyı çekip çıkar... Şehri terk eder ve uzaktan akrabaları olan bir ailenin yanına çalışmaya gider. Kafasındaki düşünce bir daha o şehre dönmemektir. Birkaç gün sonra stresten kurtulup derin bir nefes alan Halit, bir iş bulur. Çalışmaya başlar. O rahatlıkla, telefonda ailesini de arayıp yerini bildirir ve ekler: -Beni merak etmeyin!.. Ben burada iyiyim... Ama yerimi kimseye söylemeyin!.. -Niye söylemeyeceğiz ki? -Size söylemeyin dedim o kadar. Aile bu işe şaşırsa da, nazlandırdıkları oğullarına peki diyerek, bulunduğu yeri kimseye söylemezler... Halit, yeni hayatından pek memnundur. Yine ucuz kurtulmuştur o olaydan. Artık burada kendini ne arayan olur ne soran... Olacak ya, bir de orada bir kıza gönlünü kaptırır... Akrabalarının da araya girmesiyle kızın ailesine dünür gidilir. Kız tarafı ailesini sorduğunda laf kalabalığına getirilir konu. Bilirsiniz, köylük yerlerde gençlerin işine, tahsiline, geleceğine pek bakılmaz. Bir anda karar verilir ve düğün oluverir. Halit de bu şekilde evlenir köyde. Ama gelelim karakoldaki duruma... Karakoldakiler, o gün yaşadıkları şaşkınlığı nice zaman sonra üzerlerinden atarlar. Derler ki: "Yahu biz ne yaptık? Misafirimiz diye, galiba olayın üzerine gitmedik!.." Ailenin gözyaşlarını da düşündükçe, içlerine dert olan bu olayı ciddi bir araştırmaya almak gerektiğine karar verirler. Halit''in tekrar ifade vermek üzere, karakola gelmesini istemek için evine telefon açarlar. Allahın hikmeti bu ya, o an telefona evin küçük kızı çıkar ve, "Ağabeyim kaçtı evden" deyiverir. Ve nereye gittiğini, neler olduğunu bir bir anlatır küçük kız. Jandarma bir baskın ile, Halit''i kaldığı köyde yakalar. Yapılan sorgulamada, önce çelişkili ifadeler veren Halit, ardından suçunu itiraf eder. Yapılan mahkeme sonucunda 5 yıl ağır hapse mahkum edilir Halit. Ve daha çiçeği burnunda evli iken, hapishaneyi boylar. Bir gencin dramı burada son mu bulur? Ne yazık ki maalesef diyoruz. Çünkü, Halit hapishanede bunalıma düşmüştür. Evet, deli doludur gençtir ama, ilgisizliğin kendini bu hale getirdiğini geç de olsa fark etmiştir. Hele bir de sevdiği kızdan ayrı kalmak... Gerçeği öğrenen hanımının kendisini terk etmesi, iyice bunalıma düşürür onu... Bu acıya ancak üç sene dayanır. Üçüncü yılında hapishanede, hiç de çare olmayan bir yola başvurur ve intihar eder... Bıraktığı kısacık mektubunda, gerçekten ailesini suçlamakta ve "Beni bu hale getiren ailemdir" demektedir. Gerçi bu olay sonrası Halit''i terk eden eşi de pişman olmuştur, ailesi de kahrolmuştur ama pişmanlıklar Halit''i geri getirmeye yetmeyecektir.
ÖNE ÇIKANLAR