İlginiz için çok teşekkür ediyorum… Benim önce Bakırköy, ardından Tokat Yetiştirme yurdunda yaşadıklarımı ve sağ mı ölümü bilemediğim annem ile “anne” bile diyemeden yaşadığımız karşılaşmayı okuyan siz değerli okuyucular anneme kavuşup kavuşmadığımı merak etmişler…
Abla diye tanıştırıldığım ama yüreğimin anne olduğunu söylediği kadınla o gün vedalaştım… Evime geldim. Ertesi gün de mesaime kaldığı yerden devam ettim…
Birkaç gün sonra bir telefon geldi ablamdan… Yani benim için abladan daha öte olduğuna veya annem olduğuna inandığım ‘abla’dan.
-Bu ramazan bizde kal ne olursun?
-Ya rahatsız etmeyeyim.
-Etmezsin… Ramazanı tek başına geçirmene gönlüm razı olmaz… Ne olur kırma beni…
Enişte Bey denilen Kemal Bey, Ambarlarda nakliyecilik yapıyormuş. İyi de kazanıyormuş. Sivaslı imiş. Benim yıllar önce okulda öğretmenimden alıp da mektup yazıp yollamak istediğim mektupların gideceği adres aslında onun köyünün adresiymiş. Gerçi o mektupları ben yollamamıştım… Şimdi iyi ki yollamamışım diyordum… Derler ya “vaki olanda hayır vardır” diye…
Daha görmediğim Enişte Beyden ben de gıyaben rahatsızım yani. Çünkü kendi kendime ön yargıda bulunuyorum. Bana soracak “nereden çıktın sen?” falan diye… Bir de Ziya Amca dediğim kimse de evde… Nüfus kalabalıklaşıyor. Şudur budur, ne gereği var… Bu duygularla ben gitmek istemesem de ablam dediğim kadıncağız yalvarınca onu kıramadım…
Ve ilk iftar… Sofrada Kemal Bey de var… Onun da benden rahatsız olduğunu hemen fark ettim. Nitekim sadece beden diliyle kalmadı sormaya da başladı hesaba çeker gibi:
-Kimsin sen?
-Ziya’nın oğluyum.
-Kaçıncı karısından?
Çok pervasız ve aşağılayıcı bu soru, lezzetli bir yaprak sarmasını zevk içinde ısırırken dişine taş gelen adam gibi yaptı beni… Şoke oldum… Buz gibi bir ortam oluştu… Buz gibi cevap verdim:
-Bilmiyorum...
Bunun üzerine susması veya nezaketen sormaması gerektiği hâlde o ısrarla konuyu karakolda sorgulama yapar hâle getirmişti:
-Kaç yaşındasın?
-1966 doğumluyum.
-Ya bayağı da olmuş yani…
Böyle tuhaf sorular beni bunaltmaya başladı… Hem cevap vermek istemiyorum. Hem tıkandım. Hem de ‘sen kimsin de bana hesap soruyorsun? Evinde misafirinim’ diye böyle hesap vermek zorunda mıyım? DEVAMI YARIN