Yüzüne bakan "Bu haza evliya" derdi rahmetli Orhan Kafa abimiz için... Fakir ama cömert bir insandı... Ne hatıraları var anlatmakla bitmez...
Köy köy kasaba kasaba kitap satışları yapıldığı yıllar... Ankara’dan bir minibüs satış ekibinin yolu Kırşehir’in ilçesi Mucur’dan geçmektedir. Ekip çat kapı, Mucur’da rahmetli Orhan Kafa Ağabeye misafir olur. Orhan Ağabey sevinir ama bir telaş başlar yüreğinde...
Dile kolay bir minibüs arkadaş gelmiştir. Şoförle birlikte 11 kişi...
“Hoş geldiniz sefalar getirdiniz” deyip buyur eder hepsini... Hoş hiç mesele değil, salona yere serer yatak yorgan, koğuş misali hepsini ağırlar... Ama bu arkadaşlara sabah ne yedirip içirecektir... Evde doğru düzgün bir şey yok, cepte desen para yok...
Orhan Ağabey, çaresizlik duygusuyla erkenden “ben bir şeyler bakıp geleyim” diyerek dışarı çıkar... Nereye gideceğini ne yapacağını da bilemez...
Çaresiz bakkala doğru giderken birkaç adım ya atar ya atmaz karşıdan birisi gelir:
-Ooo Orhan kardeşim...
O köyden Almanya’ya gitmiş orada çalışan çocukluk arkadaşıdır... İzne köye gelmiştir. Kollarını açarak “ben de seni göremezsem” diye endişe ediyordum... Sarılırlar birbirine...
Arkadaşı koltuğunun altında bir karton Alaman cigarısı paketi uzatır...
“Bunu hediye getirmiştim, lütfen beni kırma” diyerek koltuğunun altına sıkıştırır. “Senin işin vardır, tutmayayım, bir hafta kadar buradayım” diyerek veda eder.
Ondan sonra karton kutuyu refleks olarak açmaya başlar. Bir tuhaf olur. Sigara paketlerinin arasında 300 mark para vardır. Meğer arkadaşı onu da hediye getirmiş... Der ki: “Ya arkadaşım sen ne nasipli imişsin... Hızır gibi yetiştin...”
Sevinçten neredeyse sokağın ortasında oynayacaktır. O sevinçle gider bakkala. Gönlünden ne geçtiyse alıp getirir eve... Hem akşam yemeği hem sabah kahvaltısı... “Yesin içsin abiler” der... Sonra da o Alamancı arkadaşı için el açıp dua eder... Ya Rabbi o kardeşime de sevdiklerine de dünya ve ahiret saadeti ihsan eyle. Bu hizmetlerden yapılan sevabı hanelerine yaz...
On bir arkadaş o gece Orhan Ağabeyde misafir olduktan sonra sabah kuvvetli bir kahvaltı ile Kayseri’ye doğru yola çıkarlar...
"Te be Feyzullah"