“Dur delikanlı gitme!”

A -
A +

Manisa’da Tekel Başmüdürlüğünün yanında, mütevazı Türkiye gazetesi büromuzda iken yaşadığım bir hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum:

 

Bekçi beni içeri almayınca o tarihî Manisa Valiliğinin bahçesinde biraz oturdum. Yan tarafında Konak İş Hanı vardı. Şimdileri değişmiş galiba… Orada bir abonemiz emekli öğretmen vardı. Adı da Mustafa’ydı. O da ara sıra benden taksitle bir şeyler alırdı. Parasını verene kadar da beni illet ederdi :( Eli çok ağır bir ahbabımdı. Bu elimdeki ürünleri Mustafa Abinin iş yerine bıraktım. “Abi bu ürünler sahipli. Burada kalsın ben sonra alırım” dedim.

 

Ürün kataloglarını çantama koydum direkt Manisa Valiliğine gittim. O yıllarda binanın giriş katı Millî Eğitim Müdürlüğü’ne aitti. Orada benim tanıdığım bir memur vardı. “Bari onu göreyim belki satış için bir yardımı dokunur” diye düşündüm.

 

Dairenin kapısındaki o şişman görevli beni tanıdı. “Yahu sen şimdi neye geldin? Bak sana burada satış yaptırmam” diye diretti. Ben de “Abiciğim bak elimde ürün falan yok. Bir tanıdığım var onu göreceğim” dedim. O da “hadi gir içeriye” dedi.

 

Koridordan ilerlerken birisine o arkadaşı sordum. O da “iki kapı ilerideki odada” dedi.

 

Ben kapalı olan bir kapının önünde durdum. Hafif tıklattım kapıyı, açıp içeri girdim. Baktım uzunca bir oda, uzun bir masanın etrafında en az on kişi… Masanın baş tarafında kodaman kravatlı biri oturuyor, toplantı hâlindeler.

 

Ben manzarayı görünce, hiç selam vermeden yanlış odaya girdiğimin farkına vardım. Heyecanlı titrek bir ses edasıyla “pardon özür dilerim yanlış geldim” deyip geri adım attım. Tam o anda masanın baş tarafında oturan adam “dur delikanlı gitme” dedi. Ben de durdum. Adam yerinden kalktı, yanıma geldi, beni kucakladı:

 

“Vay sen hoş geldin gel otur ben de seni arıyordum” dedi.

 

Ben şaşkınlık ve hayretler içinde “beyefendi galiba beni birilerine benzettin” dedim. Adam “yok yok, sen hele gel şu koltuğa otur, zaten bizim de toplantımız bitti” dedi. Beni oturttu. “Çay kahve ne içersin?” deyince ben içimden “vallahi bu adam beni birine benzetti yoksa bu ilgi alaka olur mu? Ben adamı hiç tanımıyorum ilk defa görüyorum...” diye düşünüyordum.

 

O beyefendi “delikanlı senin ismin neydi?” dedi. “Orhan Yavuz Ejder ama ben memur falan değilim Türkiye gazetesinde çalışıyorum” dedim. Çünkü “adam yakamı bıraksın yanlış bir anlaşılma var” diye etraflıca kendimi tanıttım. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.