Bu yaz çok şükür bağdan bahçeden iyi para kazandık. Sıra elmalara gelmişti. Öyle Hal’e gidecek sağlam elmamız yoktu. Biz de babamla ikimiz toplayıp her sene olduğu gibi Tokat'taki meyve suyu fabrikasının açtığı alım merkezlerine götürmeye karar vermiştik.
Kasa bulunamadığından çuvalla götürdük. Arabamız olmadığı için muhtarın akrabasının kamyonetini kiraladık. Bir dahaki sefere çuvalları doldurduk ama son çuval bir türlü dolmadı. Artık koyacak elma da kalmamıştı. Sivri akıllı olan ben babama dedim ki:
"Baba içerisine armutlardan katalım. Kamyonetten indirince farklı yere koyarsın bizim getirdiğimizi anlamazlar" dedim.
Babamın da aklına yattı bu iş. Hemen armutlardan karıştırdı elmanın içine. Doğru çuvalların toplandığı alım merkezine… Aradan az bir zaman geçmişti. Bu sefer ceviz indiriyorduk. Hepimiz cevizlere dalmıştık. Bizim de yeni civciv çıkartmış bir anaç tavuğumuz vardı. Her gün komşumuzun bahçesine geçerdi civcivlerle. Ama bu sefer tavuk ortadan kayboldu.
Biz de ceviz işinden dolayı yorgun olduğumuz için merak edip sağa sola bakmadan eve girdik. Akşam tavuklar kümese girerken bir baktım ki anaç tavuk ve yavruları yok.
Annem ve babamla aramadığımız yer kalmadı ama bulamadık hayvanı. Sanki yer yarılmış içine girmişti. Annemin, o gün babamla yaptığımız o dalavereden haberi vardı. Annem bana dedi ki: "Bak siz elmaların içine armutları karıştırdınız, sizin de ertesi gün tavuklarınız çalındı. Bir daha haram iş yapmayın."
Sonra da dedemin başından geçen bir olayı anlattı.
O zamanlar tek parti dönemiymiş. Dedem de ben yaşlarda genç delikanlı. Bizim ailemiz köyün ve civar köylerin en zengin ailesiymiş. O zamanlar buğday bildiğiniz karaborsaymış. O kadar zor bulunurmuş… Bizim de biraz buğdayımız varmış. Bir tüccar, dedemden buğday almak istemiş ancak adamın istediği miktar buğday stokumuz yokmuş. Dedem de buğdayların içine darı karıştırıp o miktarı tamamlayıp “buğday” diye adama satmış.
Ama ertesi günü bir bakmışlar ki ahırdaki besili inek hiçbir şeyi olmadığı hâlde ölmüş. Dedemin babası bu yaptıklarını duyunca dedeme “inek senin yüzünden öldü” diye çok kızmış. Bizim orada bu hâlleri ikaz sayarlar… Ve derler ki: “Siz siz olun ‘haram helal ver Allah'ım, aciz kulun yer Allah'ım’ demeyin. Yediğiniz, içtiğiniz her lokmaya dikkat edin!..”
Abdullah Karakoç
İbretlik hikayeler çok güzel maşallah