“Eşinizi seviyor musunuz?”

A -
A +
"Bize bir namaz kitabı hediye etmiştin. Ertesi gün sabah namazından itibaren eşim namaza başladı..."
 
Rusya hatıralarımı anlatmaya devam ediyorum. Yine bir gün Zvozniye Metro’nun yanındaki pazarda geziyorum. Şamil isimli bir kardeşimiz selam verdi:
“Abi beni tanıdın mı?” diye sordu. İlk bakışta çıkartamadım. Kendisine bunu belli etmemek için, “yüzün çok tanıdık geldi ama ismini hatırlayamadım” dedim.
“Abi sekiz yıl önce sen evimize geldin. Eşimle nikâhımı kıydın. Sohbet ettin. Ayrılmadan önce de bize bir namaz kitabı hediye ettin. Ertesi gün sabah namazından itibaren eşim namaza başladı. Onun teşvikiyle ben de üç yıldır kılıyorum elhamdülillah. Allah senden razı olsun. O kitap olmasaydı abdest almayı da namaz kılmayı da öğrenemezdik. Eşim de ben de bugüne kadar namazdan mahrum kalırdık” dedi.
Gözlerimden yaşlar süzülürken, “Allah hepimizden razı olsun. Bu kitapların gönderilmesinde zerre miktar emeği geçen bütün abilerime Rabbim rızasını nasip etsin” dedim.
Güzel hatıralar anlatmakla biter mi? Yine bir gün cemiyetteyim. Kur'an-ı kerim okudum, sohbet ettim. Oralarda âdettendir. Kur'an okunup sohbet edildikten sonra misafir olan imam ile birlikte yemek yenir. Bu yemeklere öyle önem verirler ki sofrayı donatmak için hiçbir masraftan çekinmezler. Masada karşımda Kur'an-ı kerim talebem olan Tatar Hanife Apa’nın Rus gelini oturmaktaydı. Kendisi doktordu ismi de Nataşa.
“Size bir kitap hediye etsem okur musunuz?” diye sordum.
“Okurum” demesi üzerine Peygamber Efendimizin Hayatını anlatan kitabın Rusça çevirisini takdim ettim.
Aradan altı ay kadar geçmişti. Aynı insanlarla farklı bir mekânda karşılaştığımızda Doktor Nataşa’ya:
“Kitabı okudun mu?” diye sordum.
“Okudum abi” dedi. İçindeki kararlılığın gözlerine yansıdığını fark ettim. Hemen;
“Eşinizi seviyor musunuz?” diye sordum.
Eşi Müslüman bir Tatardı:
“Seviyorum abi” dedi. Yanında oturan eşine bakarak; “bu dünyada birliktesiniz ve mutlusunuz. Peki bu beraberliğinizin ahirette de olmasını, bu mesut hayatın sonsuza kadar devam etmesini istiyor musunuz?” diye sordum.
Heyecanla “Elbette istiyorum” dedi. Kendisine “bunun için yapman gereken bir şart var biliyor musun?” diye sordum.
“Biliyorum abi. Bu kutlu yolu önüme sen açtın. Verdiğin kitap beni çok etkiledi. Müslüman olmaya karar verdim. Bunu da senin huzurunda gerçekleştirmek istiyorum” dedi. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.