''Olmaz olmaz demeyin, olmaz olmaz" sözünü duydunuz mu bilmem. Gerçekten yaşadığımız dünyada neler oluyor. Kimisine film gibi diyoruz, kimisine roman gibi... Isparta''dan Asiye Topuz''un gönderdiği hatıra da böylesi bir dramla ilgili. Okurumuz, "Bazı nedenlerden dolayı, hatıradaki kişi adlarını değiştirdim" diye de not düşmüş. Zaten bizim kişilerle bir ilgimiz yok. Bizi ilgilendiren, yaşanan insanlık dramı. Filmlerde bile zor rastlanan, okurun ifadesiyle, "Acıdan bile beter" olan yakınının yaşadıkları şöyle: "Feride ''evet'' kararıyla birlikte, her genç kız gibi beyaz gelinliği giyeceği günü iple çekmeye başladı. Evleneceği kişinin mesleği için, "elektrikçi" diyorlardı. Elektrikçi Hikmet... Dudak bükerek gülümsedi kendi kendine: -Yıllarca düşünsem aklıma gelir miydi? Kısmet işte... Derken düğün hazırlıkları başlamıştı. Mütevazı bir aile düğünü olacaktı. Ama her düğünün amacı mutlu bir yuva olduktan sonra fark etmezdi. Davullar varsın az çalsın, davetliler çok olmasındı. Hiç fark etmiyordu Feride için. O bir an önce yeni yuvasına kavuşmanın telaşındaydı. Evliliğin ilk haftasında bir rüyadan uyanır gibi oldu. Gördüklerinin kâbus olup olmadığına karar veremedi. Nasıl olurdu? Nasıl da fark edememişti? Elektrikçi zannettiği kocası, bir hafta boyunca hiç mesleğinden söz etmiyordu. Yoksa kandırılmış mıydı? Soru soran gözlerle Hikmet''e baktığında acı gerçeği öğrendi. Hikmet söylendiği gibi elektrikçi falan değildi. Dünya başına yıkılır gibi oldu. Kandırıldığına mı yansın, eşinin işsiz biri olduğuna mı? Duygularına hakim olamayan Feride ağlamaya ve bu aldatılmışlığın sebebini sormaya yeltendi. -Neden beni kandırdın neden? Ne istedin benden? Bu en tabii soruya aldığı cevap, hayatta asla unutamıyacağı bir tokatın suratına patlaması oldu. Feride şok içerisindeydi. O yine de, yüzündeki şamar izini değil, yaşadıklarının gerçek olup olmadığını düşünüyordu. Ama yaşadıkları gerçeğin ta kendisiydi. "Elektrikçi Hikmet" zannettiği kocası, aslında "Eroinci Hikmet" olarak yer değiştirmişti. Hikmet çok kötü işler yapıyor, ayrıca eroin de kullanıyordu. Bu acı gerçeği zor da olsa kabullenen Feride''nin, gelin olmanın ne demek olduğunu anlayamadan dünyası yıkılmıştı. Nerden bilebilirdi ki böyle olacağını? Alın yazısı dedikleri şey bu muydu yoksa? Hani kaderi böyle yazılmış dedikleri... Buna karşı çare neydi peki? Acıyı ekmeğine katık edip beklemek mi? Yani sabır mı? Feride, sabretmeyi yeğledi evet. Belki zamanla düzelebilirdi çünkü. Çünkü kendisi ayrılmak için değil yuva kurmak için evlenmişti onunla. Öyleyse sabretmeli, ama ikazlarla Hikmet''e gittiği yolun yol olmadığını da anlatmalıydı. Çok çetin bir imtihan yaşıyordu Feride. Dediğim dedik bir insan vardı karşısında. Karanlık işlerle uğraşan bir insan. Böyle bir insanla nasıl yaşanır ki? Evde günden güne huzursuzluk büyüyor, Hikmet herşeye bahane bulup kavga çıkarıyor, Feride''yi tekme tokat dövüyordu. Feride''nin her yaptığı suç oluyor, geçinmek için çaba harcadıkça daha beter mutsuzluğa gömülüyordu. Canına tak etmeye başlamıştı artık. Bu işin yürümeyeceğine inanmaya başlamıştı. Hani "canımdan bezdim artık" denilecek bir noktaya gelmişti. Ama ne garip bir cilve ki, bu kararı verdiği günlerde hamile olduğunu öğrendi. Bir bebek bekliyordu Feride. Bu bebek aynı zamanda yepyeni bir dünya değil miydi? Kocasına bir müjde gibi sundu hamileliğini. Heyhat, karşısında duman duman bir adam bakıyordu. Hiç ama hiçbir şey değişmemişti. Feride''nin umduğu olmuyordu. Hamileliğinde bile aynı şeyler devam ediyordu. Genç anne adayı, bir yandan da çektiklerini hiç kimseye anlatamıyor, ar meselesi yapıyordu. Çoklarının bir gün bile dayanamayacağı eziyetlere, biraz da doğacak çocuğunun hatırı için sabrediyor, dayanmaya çalışıyordu. Çünkü bebeği olacaktı. Çileli günler birer birer bitmiş ve Feride için beklenen gün gelmişti. Müjde kulaklarında çınladı Feride''nin: -Bir kızın oldu, müjde. Evet, Feride''nin bir kızı olmuştu. O sıkıntı ve çile dolu günlerin ardından, hiçbir şeyden habersiz, tertemiz, günahsız ve kusursuz bir bebek dünyaya gözlerini açmıştı. Hikmet''le birlikte vermeliydiler ona ismi. Belki bu vesileyle kızının kucağına alıp sevdiğini görür de yüreğine su serpilirdi Feride''nin. Ama bunda da yanılmıştı. Çünkü doğan kızı bile değiştirmemişti Hikmet''i. Feride minik yavrusuna sarılıp hıçkırıklara garkolmasın da ne yapsındı şimdi? Devamı yarın

