Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
''Üzülme yavrum, sen düne kadar sadece annenin çocuğuydun. Artık hepimizin çocuğusun... Sizler diğer arkadaşlarınız gibi, geleceğimiz umudumuzsunuz... Acıları veren Allah, sabrı da vermiş... Korkuyu veren Allah umudu da vermiş... Azıcık sabret küçüğüm, azıcık sil gözlerinin yaşını... Haydi sen de katıl minik arkadaşlarının arasına... Sen de tut oyun çemberinin bir köşesinden. Eskisi kadar zıplamasan da, ellerini havaya kaldır, haydi!.." Bugün okullar açılıyor, buruk bir tebessümle... Bugün, milyonlarca çocuğun minik kalbi, binlerce depremzede arkadaşının acısıyla sızlıyor... Eğitim başlıyor ama, hayatın anlamını arıyor o masum o manalı gözler... Daha bir ay öncesinde elinden tutup, kırtasiye vitrinlerinde çanta beğendirdiği, kalem kutusu istediği biricik annesi, bugün nedense herkesin annesi gibi onun elinden tutup da okula getirmiyor onu?.. Hani her yıl ilk günden, okul bahçesinde öğretmenlerinin konuşmalarını çocukça duygularla annesiyle birlikte dinlemezler miydi?.. Ama bak, sıra arkadaşı Ahmet''in, Derya''nın, Meltem''in anneleri yine çocuklarının elinden tutmuşlar... Oysa onun annesi şimdi yok okul bahçesinde... Onun elinden tutan yok bugün... Okullar açıldı ama... Annesini sordu hayatta kalan babaannesine, amcasına, babasına, ağabeyine... Sanki kuruyemişçinin önünden geçerken istediği horoz şekeri gibi, "Annemi istiyorum" diye ağladı boynu bükük... Sesi çıkmıyordu eskisi gibi... Sessiz ağlıyordu şimdi nedense... Tabii ya, o da biliyordu sesinin yüksek çıkmasıyla kısık çıkmasının fark etmeyeceğini... Çünkü sesini duyan ve imdadına koşan annesi yoktu artık... O olmayınca sesli ağlamanın ne yararı vardı ki?.. -Annemi istiyorum... Acıyla yutkundu çaresiz ağızlar... Ona "Annen depremde can verdi yavrucuğum" diyememenin çaresizliğiyle... Gözlerden akan sessiz damlalar o masum çehreye her şeyi anlatıyordu aslında... Onun da vardı gözleri... O minik gözler de biliyordu ağlamayı... Kürsüden okulun açılışıyla birlikte gelen mikrofonik sesler, teğet geçiyordu onun gözlerindeki buğulu damlalardan... Okul bahçesinden uzak ufuklara bakıyordu anlamsız gözlerle... Hayatın anlamını arıyordu çünkü o... Ah küçüğüm, bilsen bu hayatı kimse anlamadı, kimse... Kimler vardı bu hayatta... Kimler bir anda yok olup gitti... Bu koca dünya neler yaşadı bilsen neler... Ne acılara şahitlik etti binlerce yıl senden önce... Ölenlere nispet yepyeni bebeler aldı kucağına mışıl mışıl, seni bağrına aldığı gibi... Hayat, acısıyla tatlısıyla devam edecekti çünkü... Sakın ola ki bükük kalmasın o minik boynun... Annen yok artık ama, bak sana kucak açmış bir hayat var önünde... Öğretmenlerin bu sabah daha bir şefkatli değil mi? Arkadaşların daha bir sevecen... Sana dün annen sahip çıkıyordu. Ama bugün annen kadar olmasa da, onlarca el... Dün sadece annen okşuyordu o ipek saçlarını... Ama bugün onlarca el... Üzülme yavrucuğum, annenin sana sunduğu merhamet ve şefkat, şimdi onlarca yüzlerce insanın yüreğine dağıtılmış durumda. Şimdi sana herkes şefkat gösteriyor... Çünkü biz, yetime karşı yufka yürekliyiz. Allah bizlerin kalbine bu merhameti vermiş. "Yetim" kelimesiyle birlikte, kocaman ellerimiz kelebeğin toz kanadı gibi yumuşacık oluyor ipek saçlarına değerken... Sana herkes kucak açmış bak... Öğretmenin, bu sabah en güzel senin adını okuyor... Arkadaşın, İlk seninle kucaklaştı gördün mü?.. Koşarak çıktığın taş duvarların altından, şimdi okul sıralarında geleceğini öğreneceksin en ön sırada... Üzülme yavrum, sen düne kadar sadece annenin çocuğuydun. Artık hepimizin çocuğusun... Sizler diğer arkadaşlarınız gibi, geleceğimiz umudumuzsunuz... Acıları veren Allah, sabrı da vermiş... Korkuyu veren Allah umudu da vermiş... Azıcık sabret küçüğüm, azıcık sil gözlerinin yaşını... Haydi sen de katıl minik arkadaşlarının arasına... Sen de tut oyun çemberinin bir köşesinden. Eskisi kadar zıplamasan da, ellerini havaya kaldır, haydi... Bak sana bir şey daha diyeyim mi? Senin gözlerinden akan her damla anneciğinin yüreciğine damlıyor pıtır pıtır... Oysa sen gülümse o inci dişlerinde. Eskisi gibi olmasa da gülümse hayata ki, anneciğinin ruhu şad olsun... Haydi benim yüzlerce yetim yavrum, haydi benim yüzlerce minik çocuğum, geleceğe çıkan yolunuz açık olsun... Bu acı, çektiğiniz son acı olsun... Bundan sonra o minik yüzlerinizden gülücükler hiç eksilmesin... Buruk da olsa, başlayan eğitimde, çocuklarımıza daha bir şefkat gösteren, o zor günlerin en fedakar insanları olan değerli öğretmenlerimize de, tüm çocuklarımıza da acısız, korkusuz, başarılı bir eğitim yılı diliyor, tüm çocuklarımızın gözlerinden öpüyorum...
ÖNE ÇIKANLAR