İkisini de tanıyorum

A -
A +

“Meğer dükkân komşuları, bir kazaya sebep olur diye çatlak camları da kırıp indirmiş.”

 

 

 

 

 

Hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Baktım ikisi de aynı köylü ve birisini de tanıyorum.

 

“Durun ne oluyor” falan derken dükkânın önü ana baba gününe döndü.  Adamlar birbirine itiş kakış yaparken dükkândan içeri girdiler. Bir anda dükkânın altı üstüne geldi.

 

Bu arada tesadüfen olay yerinden geçen polis otosu durumu görür görmez, müdahale etti.

 

Biz de adamları ayıracakken birinin elindeki makas koluma battı. Yara fazla derin olmasa da kolum kan içinde kalmıştı. Kavgacıyla birlikte beni de alıp karakola götürdüler. Her şey bir anda olmuştu.

 

Benim karakolda ne işim var ki? Olacak işte. Kavga benim dükkânımda olmuştu... İçeri girdiğimde, gözlerime inanamadım. Karakoldaki polis asker arkadaşım. O da beni tanımıştı...

 

“Vay, kiminle görüşüyorum” filan derken yaşadıklarımı ayaküstü anlattım. Dükkânıma kazara girildi ikisiyle de bir derdim yok, dedim.

 

Kolumdaki yara için beni hastaneye sevk ettiler ikisini de nezarete aldılar. Pansuman sonrası yeniden karakola getirildim. Dükkânıma açılan zararı tespit için geldiler. Dükkândaki çatlak camlar hepsi tuz buz olmuş. Derken dükkânın o camlarının acilen takılması gerektiği için o iki kişiye camların zararı tazmin ettirilmiş. Meğer dükkân komşuları, bir kazaya sebep olur diye çatlak camları da kırıp indirmiş. Benim haberim bile yok... Polis, evraka raporunu yazıp gittikten sonra o gece dükkânı beklemek üzere bir de bekçi tahsis etti karakol...

 

Ben bu akşam dükkânı nasıl bırakıp gideceğim derken, böyle bir olay sayesinde, bir bekçi özel olarak benim dükkânımı beklemek üzere görevlendirilmişti. Gözüm arkada kalmadan, dükkânı o hâlde bırakıp eve gittim...

 

Kavgacıların yakınları, o gece bana geçmiş olsun ziyaretime geldi. Ertesi sabah da dükkâna camcı getirmişler camları değiştirdiler. Öğleden sonra nöbetçi mahkemeye çağrıldık.

 

Hâkimin huzurunda da söyledim aynısını:

 

-Efendim ben her ikisini de tanıyorum, davacı değilim.

 

Ben davacı olmayınca kavga edenler serbest bırakıldılar. Ama ikisine kavga sebebiyle meydana gelen zararı tazmin ettirdiler. Adamlar mahkemeden çıkınca bana nasıl teşekkür ediyor anlatamam. Eğer davacı olsaydım hapse bile düşebilirlermiş. Nereden nereye...

 

     Rumuz: M.Ö.-Ankara

 

 

 

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.