Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
Pişmanım: Pişmanım derken, nefsimizle hesaplaşıyor olgunluğa bir adım daha atmış oluyoruz. Asla kabul etmem: Yalanı, riyayı, verilen sözde durmamayı, tembelliği, inancı hafife almayı asla affetmem. Çok üzüldüm: Ülkemizde insanların bir birine tahammül edememeleri, birbirlerine düşmanmış gibi tavır almaları, iftira atmaları beni üzer. Çok sevindim: Yetiştirdiğim gençlerin, hayata atılınca inandığı doğrular konusunda taviz vermeden çalışma hayatına devam etmelerine çok sevinirim. Şimdiki aklım olsaydı: "Şimdiki aklım olsaydı" demek hakkına sahip değilim. Geçmişte hizmet konusunda yaptığım yanlışlar, eksikler takdir-i ilâhidir, olgunlaşmam için üzüntüleri tatmam gerekir. Neme lazım: Hayatım pahasına da olsa kullanmadığım, başkalarının kullanmasına da müsaade etmediğim bir sözcük. İnanmıyorum: İnandığı doğruları yaşamaktan korkanların mazeretlerine inanmıyorum. Hiç sevmiyorum: Basını, şahsi menfaatleri, arzuları için kullanan gazetecilerin, siyasilerin, zenginlerin, ilim adamlarının bu tarzını sevmiyorum. Beğeniyorum: Çıkarsız bir tavrın içinde, yalnız Cenab-ı Hakk''ın rızası için insanlık hizmetinde çalışanları çok beğeniyorum. Tek arzum: Sivil toplum kuruluşlarının bütün dünyada olduğu gibi Türkiye''de de başarılı olmasını, medyanın ve siyasilerin üzerinde etkili bir güç olması ve bireylerin düşündüklerini ilgili yerlere ulaştırması tek arzum. ''Hayatım boyunca haksızlıklara direndim'' Edebiyat öğretmeni ve idareci olduğum yıllar. Mesleğinden şikayet eden, susan öğretmenler, biraz itiraz edecek oldum, tecrübeli arkadaşlar, "Birkaç yıl sonra sen de bizim gibi olursun, alışırsın" dediler. Susmamak ve alışmak, kesinlikle hayır diyeceğim iki kelime. Kanunları, yönetmeliği iyi bildiğiniz oranda hürsünüz, kimse size karışamaz. Sadece öğrencilerinize karşı sorumlusunuz. Milli eğitim ilkelerine ters düşmeden kitap da okutursunuz, şiir de ezberletirsiniz, tartışma da yaparsınız, yeter ki aklınızı kullanmasını bilin. Öğretmenliğimi şikayet etmeden, severek, haksızlıklar karşısında direnerek yaptım." Kültür ve inançta vermeğe mecbur olduğum mücadelede, tavizsiz bir hayatı tercih ederim. Sivil Toplum kuruluşlarının gücüne inandığım için çok sayıda vakıf ve derneğe üyeyim. Bir çoğunun yönetim kurulunda görev almış bulunuyorum. Türkiye''de siyasetten tutun da televizyonlardaki bütün olumsuzluklara hayır diyecek tek güç sivil toplum kuruluşlarıdır. Yazılarımdaki konular eğitim, kültür, kadın, tepkilerimizi nasıl dile getiririz konularıdır. Türk Edebiyatı Vakfı mensubuyum, Türk Edebiyatı Dergisinin uzun yıllar Yazı İşleri Müdürlüğünü yaptım. Halen derginin yazarıyım. Hayatım "hayır" diyeceğim konularda da ilgili yerlere telefon ederek faks çekerek, oturumlarda konuşmacı olarak geçiyor. Allah nasip ederse "Sözle direnmeğe" devam edeceğim. Ne zamana kadar mı? Hayatımın sonuna kadar. Bir kelime bir cümle Eğitim: Türkiye''de eğimci olmayanların bu konuda konuştuğu icraatta bulunduğu her geçen gün daha çok bozulan bir kurum. Para: Yaşantımız için önemli olduğu öne sürülerek bütün değerlerin yok farz edilmesini isteyenlerin önemsediği bir araç. Enflasyon: Siyasilerin, bürokratların kendi çıkarları için ilgilenmedikleri, halk için ise tahammülü mümkün olmayan bir canavar. Siyaset: Çoğunlukla halk için diye ortaya çıkıp, sonra da halkın sesine kulaklarını tıkayanların menfaat şebekeleriyle işbirliği yaptıkları bir hayat tarzı. Vefa: Hayatımızda olmazsa olmaz diyeceğimiz kültür erozyonuyla yok edilmeye çalışılan kavramlardan biri. Kitap: Bireyin haklarına tecavüz edilen bir devirde, bunalan insanların evlerindeki tek sığınak. Sanat: Hayatta olan her şey sanatta vardır diyenlerin, argoyu, küfürü, bütün rezaletleri içine sokmaya çalıştığı ve sanatın ruhu yücelttiğine inananların da çağdaşlık adına sessiz kaldığı, üzerinde tartışma bile yapmaktan korkanların hayatından uzaklaşan bir kavram. Demokrasi: Sözlüklerde yüceltilen, uygulamaya gelince hakim gücün, diğerini ezdiği bir silah. Vatandaş: Kendi varlığının önemli olduğunun farkına varmayan, sadece oy veren, vergi veren, askere giden ama fikri sorulmayan kitlenin bir ferdi. Hukuk: Çıkarcıların yalnız kendileri için var saydıkları ve bir gün kendilerine lâzım olacağını düşünmeden bozmaya çalıştıkları, sonra da kanun var cevabıyla savunmaya geçtikleri "Kanun diye kanun diye kanun tepelendi" mısralarla özetlenen bir sözcük.
ÖNE ÇIKANLAR