“Haklısınız vekilim, atı alan Üsküdar’ı geçti diyorsunuz" dedim, söylenerek oradan çıktım...
O müdür gene oradaydı. Kayıtları sekreteri yapıyordu. Sekreterden dosyayı aldı. Kırmızı kalemle beni kaydetti. Aynı şekilde tartıştık. Yazılıya girdim. Mülakatta yine bu adam başroldeydi. Sonuç hüsran…
Bir başka işte, mülakatı yapan kişi öyle bir soru sordu ki akıllara ziyan! Ocağa teknisyen alacaklardı. Bana menemenin nasıl yapıldığını, yemek yapmasını bilip bilmediğimi soruyordu. Bu adam aslında gerçekleri söylüyordu da ben anlamıyordum. Zaten alınanlar çoktan alınmıştı ve biz formaliteye göre oyalanıyorduk.
Yine, siyasi yasakların olduğu zamandı. Bir partinin gençlik kollarına gittik yedi arkadaş. Başımızda da o zaman şehrin milletvekili adayları vardı. Üç ay gece gündüz çalıştık. Bize her gün “aferin çocuklar, biz kazanalım, sizi hem de mülakatsız Zonguldak Ereğli Kömür İşletmesine sokacağız” diyorlardı. Biz daha da hırslı çalışıyorduk. Elimde mikrofon arabaların üzerinde siyasi parti adına propaganda yapıyordum. Neticede kazandılar. Beş ay hiçbirini göremedik. Bu isimlerden ikisi bakan oldu...
Bir gün, imtihana girmek için İşçi Bulma Kurumuna belge almaya gittim. Her zaman olduğu gibi “sanat okulu mezunu” değilsin diye vermediler. Derdimi anlatamadım.
Çaresizlik içinde Zonguldak ana caddesinde beyaz eşya satan bir mağazanın önünden geçerken bir de baktım o vekillerden biri -isminin baş harfleri "Ö.B." yalansa yalan desin- dükkânda oturmuştu.
Selam verdim. Çok çalıştığım için beni iyi tanıyordu. Derdimi anlattım. Bana söylediği cevap enteresandı: “O kurumla bizim ilgimiz yok...”
Ya arkadaş, ben daha senden iş bile istemedim. Sadece İşçi Bulma Kurumundan imtihana gireceğim kâğıt almama yardımcı olacaksın. Sen kuralsız bir iş yapmıyorsun ki, hakkım olanı istiyorsun. “Çok acele ediyorsun daha uzun zamanımız var” filan gibi bir şeyler söyledi.
Ben de “haklısınız vekilim, atı alan Üsküdar’ı geçti diyorsunuz” dedim, söylenerek oradan çıktım. Ben bu şekilde uğraşırken yakın çevremden işe girenler oluyordu. “Kim yaptı” diye sorduğumda kariyeri olmayan sıradan insanların ismini söylüyorlardı. Buna şaşmamak elde değildi.
Şuraya geleceğim, benim iki kızım var, biri tarih öğretmeni, biri lisede okuyor. Ama öğretmen kızım görev alamadı. 76 puanda kaldı. Üç senedir görev bekliyor. Bir gün bir arkadaş, “birisini tanıyorum, sizin kıza hemen iş bulur” diyerek tanıştırdı. DEVAMI YARIN