Kimin için nöbet tutuyoruz?

A -
A +
“Biz okulda öğrenci değil miyiz? Biz kimin için nöbet tutuyoruz, neden nöbet tutuyoruz?..”
 
 
Yine hatıralar canlandı gözlerimin önünde… Daha dün gibi hatırladım o sıkıntılı günleri…
Mescitte patlayan bombanın gürültüsünü ve yaşananları…
Yıl 1979 Haziran aynın ilk günleri… Savaştepe Eğitim Enstitüsü son sınıf yani 2. sınıf öğrencisiyim… İlkokuldan sonra Savaştepe Öğretmen Okuluna gittiğim için, benim dönemimde okula giren öğrencilerin hemen hemen tamamını tanıyordum. Ancak, Eğitim Enstitüsüne başka liselerden gelen öğrenciler de çoktu. Onlarla da yeni yeni tanışıyorduk.
Siyasetin en hızlı dönemleriydi. Sağ hükümet başa geçerse, okul aynı günde sağ görüşte olanların, sol hükümet başa geçerse sol görüşte olanların eline geçiyordu.
Hemen her gün birkaç genç arkadaşımız yaralanıyor hatta ölenler oluyordu.
Okulda okulla, derslerle, eğitim ve öğretimle alakası olmayan bir nöbet listesi çıkarılmıştı.
Okulda asker gibi sabaha kadar nöbet tutardık.
“Biz okulda öğrenci değil miyiz? Bu nöbet işi nedir? Biz kimin için nöbet tutuyoruz, neden nöbet tutuyoruz?”
O zamanlar bu ve benzeri cevapsız soruları çok düşünüyordum. Samimi olduğum arkadaşlarımla da durumları, olayları hep yorumlar değerlendirirdik:
“Ne olacak bu memleketin hâli? Ne olacak bizim durumumuz?” derdik. Bir grubun yaşaması için bir grubun yok olması mı gerekiyordu? Ama hangi grup yok olacaktı? Nasıl olacaktı? Bir türlü işin içinden çıkamıyorduk.
Okulun bitmesine de on beş gün kalmıştı. Tek amacımız vardı okulu bitirebilmek.
Zil çaldığı zaman okula koşturuyorduk. Zil çalmadan okuldan çıkıyorduk. Ders aralarında hiç sınıftan çıkmıyorduk. Ama o aralarda bile itiş kakış ve yediğimiz tekmelerin haddi hesabı yoktu. Zaten iki gün daha devam edebilsek, bir sıkıntı olmayacaktı.
Okulun ilk öğrencisi olduğumdan da hocalarımızın hepsi beni tanır ve çok severlerdi:
“Üzeyir’e sakın dokunmayın” derlerdi.
Çünkü bizim bir amacımız vardı o da bir an önce okulu bitirebilmekti. Ben okulun yatılı öğrencisiydim. Akşam namazını kıldıktan sonra, aynı sınıfta ve çok samimi olduğum bir arkadaşımla birlikte okulun içinde gezindik. Bu arkadaşım Eğitim Enstitüsüne başka ilden gelmişti. Kendisi İmam Hatip Lisesi mezunuydu ama nedense namaza karşı tembeldi. Çok ısrar ediyordum, “gel namazını kıl” diye.
“Üzeyir şimdi beni zorlama, ben sonra kılacağım. Şimdi kılamayacağım” gibi sözlerle üzerindeki tembelliği atamıyordu. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.