“Güpegündüz bu kompartımanın perdesi niye örtülü diye içeriyi görmek için açık bir yer aradım...”
İstanbul’dan Erzincan’a vatani borcumu ödemek için yaptığım ilk defa böylesine uzun ve tek başıma tren yolculuğunda kompartımanda yere serdiğim muşamba üzerinde namaz kılarken, gelip geçen kimsenin beni görmesini istemediğim için de kapıyı içeriden kilitleyip koridora bakan camların perdesini de çekiyordum.
Namazımı kıldıktan sonra duygu yoğunluğuyla birlikte el açıp sulu gözlerle Rabbime dua ediyordum ki; birisi kapıyı tıklatmaya başladı. Hemen toparlanıp kapıyı açtığımda karşımda yaşlı bir kondüktör amcayı gördüm. Çevik bir hareketle, biletimi göstermek için kendisine uzattım. Daha bilete bakmadan dedi ki:
“Kusura bakma evladım seni rahatsız ettim. Buradan geçiyordum. Güpegündüz bu kompartımanın perdesi acaba niye örtülü diye merak edip açık bir yer ararken, korniş boşluğundan bakıp gördüm seni, namaz kılıyordun. Namazını bitirene kadar bekledim seni. Çok hoşuma gittin. İstedim ki seninle tanışıp biraz sohbet edeyim. Müsaade eder misin?..”
“Estağfurullah amca buyurun” dedim ama utancımdan kıpkırmızı olmuştum. “Ey büyük Allah’ım, sen her şeye kadirsin.”
Yalnızlıktan öyle sıkılmış bir hâldeyken, Rabbime daha dua ederken bir kulunu gönderdi. Bu yaşlı kondüktör amca ile öyle güzel bir sohbete başladık ki farkında bile değildim trenin nasıl ve nereye doğru gittiğinin…
Derken o amcanın gözlerinden yaşlar boşalmaya başladı. Bu sefer ben endişelendim. “Eyvah onu hüzünlendirecek, kalbini kıracak bir şey mi dedim acaba?”
Ama anlattıklarım hep Türkiye gazetesinin Bizim Sayfa'sından ve gazetemin hediye verdiği Evliyalar Ansiklopedisinden, Hakikat Kitabevi'nin yayınları olan Tam İlmihal Seâdeti Ebediyye’den, İslam Ahlakı kitaplarından okuyup da hatırımda kalanlardı. Mübarek evliyaların ibretlik hayatlarından, menkıbelerinden nakledilen bilgilerdi.
Dayanamayıp tedirgince sordum:
“Amca niçin ağlıyorsunuz?”
Dedi ki:
“Yavrum, benim de senin yaşlarında bir evladım var. Ah keşke o da senin gibi olsaydı. Kendi başına kaldığında da namazına düşkün olsaydı. Bizim yanımızda bazen zorumuza kılıyor ama hep yanlış arkadaşlara takılıyor. Dinimizin bu güzelliklerinden mahrum yetişiyor. Seni bu şekilde görünce hep o aklıma geldi. Onun için üzülüp ağladım kusuruma bakmayasın.”
Ben kendi dertlerimi unuttum, başladım bu amcayı teselli etmeye. Acaba bu amcaya ne söylesem de yanan yüreğine şifa olsa... DEVAMI YARIN