“Mendilimde gül oya...”

A -
A +

“Zeynep gülerek tabii ki kocama söylüyorum. Görmedim ama hayaline âşık oldum” der...

 

 

 

 

 

Zeynep halanın hatırasını anlatmaya devam ediyoruz... Akşam olunca herkes evlerine çekilir. Zeynep’se duvağını açıp alnında öpen, elinden tutup gerdek odasına götüren damadı bekler ama nafile. Zeynep yine kendine söylenir “ah bahtsız Zeynep’im hadi bunu da o narin ve dertli sinene çek” der. 

 

Kaynanası gelir, “kızım şu küçük odada yatağını hazırladım orada yatarsın” der. Üç gün geçtikten sonra ev işlerini eline alır çalışmaya başlar Zeynep. Diğer köylü gelinlerden farklı çıkar... Hem çok marifetli hem de güzel Türkçe biliyordur. Nahiyeye gelen ebelerle arkadaş olur. Köyde Sağlık Ocağı’na giden kadın ve erkeklere tercümanlık yapar işlerini görür. Beldeye gelen devlet adamlarının ne istediğini anlamak için “hele gidin Zeynep gelini çağırın gelsin” derler.

 

Zeynep o nahiye halkı için bulunmaz Bursa kumaşı gibi kıymetli olur...

 

Zeynep gelinin, komşusunun oğlunun askerliği İstanbul’a çıkar. Bir hafta sonra askere gidecektir. Zeynep’in kaynanası gelir “kızım Zeynep bizim komşunun oğlu kocan Mehmet Emin’in askerlik yaptığı şehre gidecek. Senin örmen güzel, bir çift çorap bir çift tiftik eldiven ör de ona gönderelim” der. Zeynep bu habere çok sevinir. Hemen işe koyulur. Gecenin geç saatine kadar 7 numaralı gaz lambası ışığında eldiven çorap örer. Hem örer hem de hafif sesle Türkçe türkü söyler. İçindeki hasretini elindeki örgüye ilmek ilmek işler.

 

Zeynep’in yanında oturan genç gelinler ve kızlar: “Zeynep senin söylediğin türküyü anlamasak da çok hoşumuza gitti. Ne diyor bu türküde kız Zeynep, asker adı geçiyor. Yoksa asker kocana mı söylüyorsun?” derler. Zeynep de gülerek “tabii ki onun için söylüyorum. Adamı görmedim ama hayaline âşık oldum. Zaten başka da çarem yoktur” der. Biraz eğlenip gülerler...

 

Zeynep iki yıl boyunca yanına gelen genç kızlara ve gelinlere "Asker yolu beklerim..." türküsünü söyler öylelikle kendini avutur. Meşhur “Mendilimde gül oya” türküsünü...

 

Birkaç gün içinde Zeynep, henüz yüzünü görmediği tanımadığı, hayalinde hasretini çektiği asker kocasına çorap eldiven örer. Bir de kırmızı gül işlemeli, mendili işlerken kocasının şeklini boyunu posunu aklında geçirir, tatlı hayaller kurar, görmeden adama âşık olur. Mendili bu duygularla sevgisini de içine katarak mâniler türküler söyleyerek içindeki hasretini mendile döker. Onu da bohçanın içine gizlice koyar, kocasına yollar. DEVAMI YARIN

 

 

 

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.