Ne yapayım, suç benim miydi?

A -
A +
 “Biri gelip adres sorarsa, sorduğuna soracağına pişman oluyordu kekemeliğim yüzünden!..”
 
Almanya’daki o yokluk ve sefillik yıllarında haftada bir gün radyoda 15 dakika Türkiye’nin Sesi'ni duyacağız diye kimseden çıt çıkmazmış. O yıllarda misafirliğe gitmek randevusuz ve rezervasyonsuzmuş. Bazen sohbetin tadına doyamaz, sabahlara kadar oturup sabah da işe uykusuz ama o mutluluk içerisinde giderlermiş.
Böyle anlatırdı eskiler…
Neyse… Benim hayat çizgim okul çağında Türkiye’den geçecektir…
Çünkü ailem beni okumam için Türkiye’de bırakır.
“Aman çocuk Türkiye’de okusun da eline bir ekmek alsın. Nasıl olsa biz de çok sürmez temelli döneriz bu gurbetten...”
Bu duygu vardır annemin ve babamın gönlünde… Ben ne olacağım peki? Onlar kesin dönüş yapana kadar Türkiye’de, akrabaların yanında kalacağım. Eh haliyle ilkokula başlayacağım.
Annem babam Almanya’da gurbette, ben ise ülkemde gurbet içinde yeniden gurbet yaşıyorum… Bu eziklik ve hasret duyguları içinde bitirdim beşinci sınıfı… Ve hiç unutamadığım o çocukluk yıllarımı.
Lakin evdeki hesap çarşıya uymadı… Bizimkiler Türkiye’ye temelli dönemediler.
Ne olacaktı şimdi?
Ne olacak, Erdinç Almanya’ya dönecekti. Kabak yine benim başıma patlamıştı anlayacağınız… Bu arada içimde kalan ukde gibi çıkmak bilmiyordu ağzımdan kelimeler…
“Kekeliyorsun sen” diyorlardı bana…
Ezkaza biri gelip de adres sorarsa, sorduğuna soracağına pişman oluyordu kekemeliğim sebebiyle… Ama ben ne yapayım suç benim miydi?
Beni o hâlde alıp götürdüler tekrar Almanya’ya… İyi de bende Almanca yok ki... Ben Türkçe biliyorum. Türkçe ile de Almanya’da olmuyor. Çocukken Almanya’dan Türkiye’ye gel Türkçe öğrenmeye çalış… Türkçe öğrendim derken şimdi ortaokul sıralarında gel hiç bilmediğin Almanya’ya alış… Allah’ım ne imtihan?
Burada büyüseydim bülbül gibi şakırdım Almancayı… Ama hayat devam ediyordu elbette. Beşinci sınıftan “devam” dedik Almanya’da öğretime…
“Sen misin beni döndürüp duran dünya?” dedim içimden…
Almanca kurslarına yazıldım… Kesmedi, ardından İngilizce kursları… Sanki sonradan görme gibi nerede bir kurs var, orada ben vardım…

Ailemizin maddi durumu da eskisi gibi değildi. Ne de olsa yıllardır çalışıyorlardı, olsun o kadar… Bir sürü aktivite ilgi alanım olmuştu… Ama şu kahrolası kekemelik bir türlü yakamı bırakmıyordu... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.