Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
Röportaj için gittiğimizde, bizimle birlikte sürpriz ziyaretçileri de çıkagelmişti. Başkan, Fatih''in arka sokaklarında bulunan ve yıllardır kimsenin el atmadığı nice tarihî eserin restorasyonu için kolları sıvamış, bu büyük organizasyonun altından sadece Belediye olarak kalkılamıyacağını da bildiği için, bu hayırlı işe finansör aramaya başlamış meğer. Gelen ziyaretçiler, işte başkanın bu teklifine sıcak bakmış ve yapılan çalışmaları yerinde görüp inceledikten sonra karar vermek istediklerini belirtmişler. Dolayısıyla bu kimseleri bekletmemek lazımdı. Bize döndü ve dedi ki: -Çocuklar, böyle bir fırsat var. Vaktinizi biraz aşsa bile gelin siz de gezip görün çalışmalarımızı. Röportajımızı daha sonra yaparız. Başkanın bu ricasıyla birlikte biz de geziye katıldık. Geziye iki araç katılmıştı. Biri Başkanın makam aracı, diğeri de Fatih Belediyesinin normal hizmet araçlarından biri. Başkan makam aracını onlara tahsis etmiş, kendisi mütevazı bir tavırla, bizimle birlikte hizmet aracına binmiş, hem de ön koltuğa normal bir vatandaş gibi oturmuştu. Onun aklı fikri makamda mevkide değildi. O an için tek düşüncesi başlatılan hizmetlerin önemini, gelen heyete anlatabilmek ve onların finans yardımını bu restorasyona aktarabilmekti. Böylece ecdad yadigârı tarihî mekanlar yeniden tarihe kazandırılacaktı... Birlikte Fatih''in ara sokaklarını dolaşırken, bir yandan Başkanın izahatlarını dinliyor, bir yandan da gözlemliyorduk. Hangi sokaktan geçsek, semt sakinleri Başkanı görünce ayağa kalkıyor, hürmetle onu selamlıyordu. Fakat bu selamlama ve saygı, bir başkana olduğu kadar, kendilerine samimi duygularla değer veren, hal ve davranışıyla onlardan farklı bir tavır sergilemeyen mütevazı ve dürüst kişiliğe olan, yani sevgiden doğan bir saygıydı... Zeyrek civarındaki tarihi restorasyon çalışmalarını birlikte inceledikten sonra, yine birlikte Çarşamba''da yapılan çevre düzenlemesini gezdik. Neler yapılmıştı neler. Semt sakinlerinin dinlenebileceği güzelim parkın çevresine inşa edilen odalarda, gençlere yönelik çalışmalar da düşünülmüştü. Bir odadan içeri girdiğimizde, bilgisayarların başında internetle kaynaşmış gençler vardı. Ne başkandan ne de gelenlerden habersiz kendi dünyalarındaydılar. Başkan onları işaret ederek diyordu ki: -Bu gençler bizim. Evlerinde imkanı olmasa da, belediyenin bu imkanlarıyla dünya ile iletişimde bulunabilecekler. Dünyadan geri kalmayacaklar. Hedefimiz onları kahve köşelerinden alıp, internet yoluyla da olsa globalleşen dünyaya açmak. Bir başka yerde, biçki dikiş kurslarını gezdik. Kursun kapalı olduğu bir saate denk gelmişti ama başkan yine de özet bilgi verdi: -Burada hanımlar ve kızlarımız hem meslek sahibi olacak hem de ailelerine maddi yardım edecekler. Herbiri gerçekten büyük emek harcanarak yapılmış projelerdi. Ama asıl amaç, Fatih halkına hizmetle birlikte, zamanı değerlendirme konusunda onlara yardımcı olmak, yön göstermekti... Kimsesiz çocukların, bakım ve eğitiminin birlikte yürütüldüğü bina ise gözlerimizi yaşartmıştı. Belki daha şimdiye dek sıcak çorba görmemiş mini mini çocuklar, pırıl pırıl kıyafetlerle cıvıldaşırken, kendilerine bu imkanı sunan başkanı bile idrak edemeyecek yaştaydılar. Gezimiz bitip de belediye binasına döndüğümüzde, sürpriz ziyaretçileri yolcu ettik ve röportajımıza başladık. Demişti ki, belediye başkanı oluşunu anlatırken: -Ben kürsülere çıkıp şunu yapacağım, bunu yapacağım diye vaad etmeyi beceremem. Çünkü ya söylediğimi yapmak lazım, ya da yapamayacağımı söylememem... Hatta o sebeple bana sunulan seçim konuşma metinlerini elime bile alamadım. Sonra, mahalle mahalle sokak sokak dolaştım Fatih''i. Dedim ki halka: -Ben size şunu yaparım, bunu yaparım diye vaadde bulunmuyorum. Ama eğer beni başkan yaparsanız, şunu kesinlikle söyleyebilirim ki, rüşvet ve yolsuzluğa asla izin vermem. Belediyenin gelirini çar-çur ettirmem. Vatandaş da inanmış olmalı ki beni seçtiler. Çok şükür şimdiye kadar da, sözümüzü yerine getirdik. Halka hizmet etmekten başka bir amacımız olmadı. Belediyeden ayrılırken "Keşke devletin her kademesine böyle bir zihniyet hakim olsa" diyordum. İşte o başkan, şimdi kurulan 57. Hükümette İçişleri Bakanı olan sayın Sadettin Tantan''dan başkası değildi. O bakımdan şimdi rahatlıkla diyorum ki, şu anda bizim asil, dürüst, mert ve çalışkan bir İçişleri Bakanımız var. Kendisine saygılarımı sunuyor, görevinde üstün başarılar diliyor ve 57. hükümete hayırlı olsun diyorum.
ÖNE ÇIKANLAR