Arnavut genç şaşırmıştı. “Peki o zaman depremden önce camiye gelenler kimlerdi?” dedi!..
Sene 1999… 17 Ağustos gecesi saat 03:02’den itibaren 45 saniye bütün Marmara’yı beşik gibi sallayan depremin olduğu gece.
O günlerde biz Arnavut asıllı bir gence caminin fayans işlerini yaptırıyorduk. Bekâr olması nedeniyle de yaz günü caminin bahçesinde bir battaniye üzerinde sabahlıyordu. Bu konuda kendisinden haberimiz vardı yani izinliydi.
O gece, yani depremin olduğu gece etraf zifiri karanlıktı.
Hava oldukça bunaltıcıydı. Yaprak kıpırdamıyordu... Derken depremde İstanbul'u da beşik gibi salladı. Hepimiz büyük bir şok yaşadık.
Ama biz cami görevlisi olarak yine sabah namazı vakti camimize gidip sabah namazını kılmak ve cemaate de kıldırmak üzere evden hareket ettik...
Sabah 05.00 sularıydı. Millet tabii ki ayaktaydı. Herkes sokaklarda deprem şokunu atlatmaya çalışıyordu. Sabah ezanını okumak üzere camiye geldiğimde o Arnavut genç ile karşılaştım. Bana camiye niye geldiğimizi sordu.
Ben de “niye geleceğim, sabah namazı için geldik, namaz kılacağız” dedim.
-Yani siz sabah namazını kılmadınız mı?
-Evet sabah namazını kılmadık, şimdi kılmaya geldik işte.
Arnavut genç şaşırmıştı. “Peki o zaman depremden önce camiye gelenler kimlerdi?” dedi.
Ben de şaşırdım. Genç anlatmaya başladı:
-Deprem olmadan birkaç dakika önce caminin ışıkları yanıyordu. İçeride Kur’ân-ı kerim okunuyordu. Dualar ediliyordu. Ben de ses ve gürültüye uyandığımda camiye girip çıkanları fark ettim.
Değişik kılık ve kıyafette insanlardı. Size sorduğum gibi onlara da sordum. “Ne için geldiniz camiye?” diye. Bana dediler ki:
-Görmüyor musun? Camide namaz kılıp dua ediyoruz.
Ben de caminin ışıklarından tenha bir yere çekilerek tekrar battaniyemi serip uzandım.
Deprem oldu. Kalktığımda etraf yine karanlıktı ve camide ışıklar da sönmüştü. Kimseler de yoktu. Ben de zannettim ki gelip sabah namazını sizler kıldınız. Şimdi siz sabah namazına yeni geliyorsanız o saatte camiye gelenler kimlerdi?!.
Arnavut gence camide henüz sabah namazı kılınmadığını söyledim ve kılmak için camiye geldiğimizi anlattım ama o manevi ortamdan doğrusu ben de çok etkilendim.
Allah’ın hikmetinden sual olunmaz demişler...
Kemal Üstün-Hafız Ahmet Paşa Camii İmam Hatibi