Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
"Bir hatıramla bu köşeye ben de katılmak istiyorum" dileğiyle, kendince çok önemli bir yolculuğu kaleme almış Çanakkaleli Ahmet Adem. Bu ısrarlı dileği kıramıyoruz. Evciler beldesi, Çanakkale''nin Bayramiç ilçesine bağlı. Kazdağı''nın eteğinde suyu bol bir yerleşim yeri olan Evciler, aynı zamanda bir elma deposu. Öyle ki elma mevsimi geldiğinde işçi ve tüccarların gelmesiyle nüfus iki katına çıkar ilçede. Ahmet''in babası, belde postanesindeki tek postacı olduğu için, ona Postacı Bahri derler. Ondokuz yıldır bu görevi yürüten Postacı Bahri''yi ilçede herkes iyi nam ile tanır, sever sayar. Ahmet ise, bir önceki yıl üniversite imtihanını kazanamayınca, bir sonraki yıla hazırlık için Balıkesir''e kursa gider. Ramazan bayramında köye gelen genç okuyucumuz, bayram sonrası yine Balıkesir''e gitmek için yola çıkarken babası der ki: -Elma mevsimi olduğu için tüccarların kamyonları var. Seni bu kez Nuri ve Eyüp ismindeki tüccarların kamyonuyla göndereceğim. -Ama baba? -Oğlum ne var bunda? Ben ikisini de tanıyorum. İyi kimseler. Yemezler seni korkma. Ahmet, itiraz etmez ama, içine bir korku düşmüştür. Oysa babası, belki de oğluna, imkansızlıklar sebebiyle bu araçla onu yolcu etmek mecburiyetinin yanında, tanımadığı kimselerle yola çıkmanın nasıl bir duygu olduğunu öğretmek istemiştir. Ama öyle de olsa böyle de olsa onlarla birlikte yola koyulur Ahmet. Yol boyu, her iki tüccar ile de tek kelime konuşmaz. Daha doğrusu henüz böyle bir cesareti yoktur. Hele de, feleğin çemberinden geçmiş iki tüccarın yanında ne konuşacak, nasıl konuşacaktır? Nuri ve Eyüp tüccarlar, kendi aralarında sürekli konuşurlar. Aynı zamanda da birini söndürüp birini yaktıkları sigarayı, içmezler de yerler sanki. Bu hal Ahmet''in kapalı devre cereyan eden dünyasını dumana boğmaya yetmiştir bile. Onun hayalindeki "adam" tipi ile, şu an bir kamyonun şoför mahalline sıkışıp, birlikte yolculuk etmek zorunda kaldığı iki tüccar arasında dağlar kadar fark vardır. Oysa kendisi, liseli yıllarında kaldığı yatılı okulda aldığı eğitim sebebiyle ne böylesi ulu orta konuşmalara şahit olmuş, ne sigara denilen şeyle tanışmıştır. İkisi de şofördür. Aynı zamanda ortak. Belki bu yüzden, belki tedbir olarak her mola verdiklerinde bir diğeri geçer direksiyona... Neden sonra, onların da ikazıyla, tek tük Ahmet de katılır konuşmaya. Ama öylesine işte. Bir ara "Bundan sonra Balıkesir''e kadar mola vermeyiz artık" derler. İşte o zaman endişelenir Ahmet. Çünkü eğer dedikleri gibi olursa, ikindi namazı vakti yolda geçecektir. Kimbilir belki, bir müsait yerde kendilerinden rica etse, elbette ona yardımcı olup, birkaç dakika durup, namaz kılmasını bekleyebilir. Ama Ahmet''te böyle bir ricada bulunacak cesaret nerde?.. Ama artık bu hal beynini bir kurt gibi kemirmeye başlar. "Eyvah, ben şimdi ne yapacağım?" der durur. Vakit bir hayli ilerlemiş, artık akşam vakti iyice yaklaşmıştır. Kamyon da, sanki inadına gibi, bir rampaya sardığı için hayli yavaşlar. Hatta Ahmet''e göre "gitmiyor, yerinde duruyor" gibidir. İşte bu arada bir şey olur. Karşı istikametinden gelmekte olan bir yolcu minibüsünün şoförü, sellektör yaptıktan sonra, el kol hareketiyle, bizim kamyonun arka kısmını işaret eder, birşeyler anlatmaya çalışır. Minibüs şoförünün işareti sebebiyle, direksiyonda bulunan Nuri abi de, aynadan kamyonun arka kısmına bakar ve umursamaz halde mırıldanır: -Haa, arka tekerdeki jant kapağı sallanıyor. Mühim değil. Yokuşta hızımızı kesmeyelim. Yukarı çıktığımızda vidaları sıkarız. Bu sözü duyduğunda, dünyalar onun olmuştur. Gerçekten de, yavaş yavaş da olsa, birkaç dakika sonra tepeye tırmanırlar. Nuri abi yol kenarına arabayı çeker. Birlikte aşağı inerler. Onlar arka tekerin jant kapağını düzeltene kadar, Ahmet de zaten hazırlıklı olduğu için, ikindiyi hemen kenardaki çimenlerin üzerinde eda ediverir. Ne onlar Ahmet''in bu halinden haberdardır, ne de Ahmet jant kapağının nasıl düzeltildiğini görmüştür. Ardından hep birlikte yine araca binerler ve yola koyulurlar. Balıkesir''e geldiklerinde, Akşam vakti çoktan girmiştir ama ne gam. Ahmet vazifesini yerine getirmiş olmanın rahatlığı ve huzuru içerisindedir. Ayrıca, bir tecrübe daha kazanmıştır. Hayatta birbirinden farklı nice insan vardır. Ayrıca kişiler, Ahmet''in sadece kendi hayalindeki insan tipiyle sınırlı değildir.
ÖNE ÇIKANLAR