“Bir de senin akraban olur. Sen ona benden daha yakınsın. Aranızda kan bağı var, dedim...”
Kısmi felç geçirerek hastaneye yoğun bakıma kaldırılan anneciğime kız kardeşimle ben nöbetleşe gidiyorduk. Anneciğimle geçen hatıralarım gözümün önüne geliyordu.
Ama eşimin sözleriyle şoke olmuştum. Eşim artık hastaneye annemi ziyarete gitmemi istemiyordu. Niçin gitmeyeceğimi sorduğumda ise verdiği cevap enteresandı:
-Zaten yoğun bakımda imiş, gelen gideni tanımıyormuş. O zaman ne için boşu boşuna gidip de kendini soruyorsun.
-Niye kendimi yorayım ya, insan annesi için kendini yormuş olur mu?
-Sanki öz annen gibi konuşuyorsun?
Eşimin böyle söylemesi öyle üzdü ki beni… Şu satırları yazarken bile kahrımdan ağlıyorum.
Bu sözler beni kalbimden vurmuştu. Vicdanım rahatsız olmuştu. İçime sindiremedim ve çok zoruma gitti.
Demek annem orada yatacak ben evde oturacağım bunu nasıl söylersin? Bir de senin akraban olur. Sen ona benden daha yakınsın. Aranızda kan bağı var” dedim.
Sonra üzüntümden kahrolmuş hâlde “ben anneme gitmek istiyorum. Senin için anlam ifade etmese de o benim annem anlıyor musun? Ben de onun kızıyım. Ve annemin yanına gitmezsem kendimi affetmem” dedim.
Beyim de işi daha da yokuşa sürmesin mi?
“Gidersen bu evlilik biter!” dedi.
“Sen bilirsin” dedim. "Ben annemi ziyaret etmeye gitmezsem vicdan azabı yaşarım” dedim.
Eşin anne babasına gitmesine engel olmaması gerektiğini biliyordum. Buna rağmen isterse boşanma davası açabileceğini bu sebeple de kendisine gücenmeyeceğimi hiç itiraz etmeyeceğimi söyledim.
Tam üç hafta boyunca annemi ziyarete gittim. O beni ziyarete gittiğimde duymadı, görmedi, fark etmedi ama ben vicdanımı teselli ettim. Bize sorardı: “Söyleyin çocuklar canınız ne istiyorsa onu pişireyim?”
Hepimiz farklı bir şey derdik sonunda en sevdiğimiz bir yemekte birleşir annemize belirtirdik. Hiç vakit geçirmeden bize o yemeği yapar yedirirdi üvey annemiz. Soğuk kış akşamlarını çok severdik. Hepimiz “kar yağsa elektrikler kesilse annem masal anlatsa” diye beklerdik.
Ne kadar çok masal bilirdi. Televizyon seyretmek yerine annemden masal dinlemeyi tercih ederdik. Bir de insan çocuğuna hiç mi vurmaz? Üvey annemden ufacık bir fiske bile yemedik. Bu beni çok duygulandırır. Şimdi nice öz anneler var ki evlat yolu bekler. Biz üvey annemizi çok sevdik kimseye muhtaç etmedik. Mekânın cennet olsun.
Rumuz: “Canım annem”