Sanki yerden alev çıktı

A -
A +
“Baktık ayağı kopmuş. Karakola haber verdik. İlk müdahaleyle birlikte helikopter istedik...”
 
Hangi şiiri, hangi sosyal tanımlamayı yazarlardı acaba. Bu bir nevi içsel konuşmalardı. 
Mahrem şeyler çoktur elbet ama biraz da İran karakollarından bahsedeyim...
Kotul ile Perihan Karakolu arasında İran'a ait bir sınır karakolu vardır. Tabii adamlar askerlik yapıyor denmez. 1 m çapında bir taş düşünün işte… Adına “sınır taşı” demişler, üstünde numarası var. Bu tarafı bizim topraklarımız, taşın diğer tarafı İran toprakları... 
Sınır taşının yanında ayağımızı kaldırıp İran topraklarına basar gibi yapardık. İranlı asker:
“Ağbey get get!” diye bir şeyler bağırırdı.
Yanımızda bir gazeteden manken fotoğrafı, dergiden bir artist fotoğraf vb. varsa onu gösterirdik. O da; “mecelle, mecelle=gel gel” diye bizi karakola davet ederdi.
Neyse gel zaman git zaman sürgünde üç ay geçmişti. Bir astsubay vardı. Zaten zor olan şartlarda hayatı daha da zorlaştıran saçma insanlar olur bilirsiniz. Hani köyde çoban olacakken bir elinden tutmuş, hasbelkader bir şey olmuş, millete kan kusturan bir tip. Kimse sevmiyor adamı. Çünkü hakikaten çok gıcık ve dağda bile kuralcılık oynuyor. 
Bir gece çok yağmurlu ama öyle böyle değil… O gece, pusuları bile su basmıştı iyi hatırlıyorum. Öyle bir yağmurlu mevzide uyuyup uyumadığımızı kontrol için kendince bir plan kurmuş. Bilenler bilir, mevzilere giden patika yolların 1-2 m dışına mayın döşenir. Çünkü patika yol belirgindir ama diğer yerlerden fark edilmeyen bir sızma olursa diye. Bizim astsubay da 1 m sınırından biraz daha içeriden ama patikadan da değil, mevzide bizi uyuyup uyumadığımızı kontrol için sözde sızma yapıyor.
Tabii yağmur çok yağınca oluşan sel bir mayını almış patikaya daha da yakın bir yere getirmiş. Arkamızda mevzie çok yakın bir yerden "gümmm" diye bir ses. Bir döndüm sanki topraktan bir alev çıktı. Ve komutanın sesi "ahhh yandım"... 
Gittik baktık ayağı kopmuş. Karakola haber verdik. İlk müdahaleyi yaptık. Skorsky helikopter istedik ama hava şartlarından dağa gelemedi.
Bu defa komutanı battaniyeye sarıp gece yarısı karakola indirdik. Bir saatlik yol. Ve o yol boyunca olanlar, komutanın bize pişmanlıklarını anlatışı, “sizi uyurken yakalamak için patika kenarından geliyordum” deyişi hâlâ gözümün önünde. Neyse karakoldan helikopter aldı götürdü astsubayı... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.