“Annem okutmasa bile bir mesleğe çırak olarak verseydi de meslek sahibi olsaydım keşke!..”
Okumanın benim için önemli olduğunu annem hiç söylemiyordu. Çünkü o da eğitimsiz biriydi... Haydi okutmadı, bir mesleğe çırak olarak verseydi de iş sahibi meslek sahibi olsaydım, o da yoktu.
Babam “bu oğlan okumayacak bari bir işe verelim” dediğinde annem hemen açardı ağzını yumardı gözünü:
“El kadar çocuğu onun bunun adamlarının elinde esir mi edeceksin? Yazık değil mi yavruma. Babası değil misin? Biraz daha çok çalışırsın, kazanırsın!”
Artık ben annesinden günlük aldığı harçlıkla sabah evden çıkıp akşama kadar aylak aylak gezen bir serseri durumundaydım. Beni başkalarının elinde esir etmeyen annem sokağa çıkarken ileride başkalarının elinde oyuncak olacağımı hiç hesap etmiyordu.
Tamam herhangi bir işe gidip çırak olmadım ama kahvelerde kâğıt ve kumar masalarının oyuncağı olmaya başladım…
Ufak ufak başlayan paralı oyunlar bende hırs yaptı… Şimdi elime bir milyon lira da verseler anında gider kumarda masada bırakır çıkarım.
Ah annem… Ah annem… Benim güya üzerime titriyordun ama bir evlat olarak beni geleceğe hazırlaman gerektiğini bilmiyordun.
Anneliğin bir yere kadar olduğunu, bir yerden sonra sen de istesen ben de istesem, gerçekleştirmemizin mümkün olmayacağı bir hayat gerçeği olduğunu bilmiyordun.
Evlilik hayallerim olduğunda herkes benim mesleğimi soruyordu önce. İçki kumar alışkanlığım olup olmadığını soruyordu… Çevremizdeki herkes bizi tanıdığı için zaten annem kimseye dünür gidemiyordu. Uzaklardan duyup da dünürlüğe gittiğimiz birkaç aile ise bu serseriye kız verilmeyeceğini anında anlıyorlardı.
Bir seferinde bir kıza dünür gitmişlerdi. Kızın annesi sormuş anneme:
-Oğlunuzun kötü alışkanlığı var mı?
Annem mırın kırın etmiş, söylemek istememiş. Oğlum ne kavga bilir ne kimseye ses çıkartır filan demiş…
Kızın annesi bir şey demese de, benim kız kardeşim anneme dedi ki:
-Anne sen bu oğlunu burada da koruyacaksın? Bu oğlunu koruya koruya bu hâle getiren sen değil misin? Herkese yalan söyledin şimdi de elin kızını alabilmek için yalan söylüyorsun. Yazık değil mi elin çocuğuna. O kızcağızın başını yakacaksın yazık değil mi? Kim gelir senin ayyaş oğluna?
Annem kız kardeşime ileri geri konuşacakken kız kardeşim yine haklı olarak haykırmıştı:
-Sen söylemezsen ben söylerim. Benim ağabeyim de olsa huyu böyle derim... DEVAMI YARIN