Uzak bir semte gelin oldum

A -
A +
“Eşimi ve ailesini tanıdıkça hayretler içinde kalıyordum. Hiçbir dinî bilgiye sahip değillerdi...”
 
Kız çocuğu olmama rağmen annemden çok babama dikkat ederdim.
Çünkü babamın abdest alışı, namazını eda ediş şekli, sahura kalkması, iftarını yapması hep o Mızraklı İlmihalden öğrendiği bilgilere göreydi ve ondaki o samimiyet beni mest ederdi.
Çok samimi olduğumuz bir komşumuz vardı.  Günlerimiz benden beş altı yaş küçük olan çocukları ile geçerdi… Bir aile gibiydik. Dindar ve hayırsever insanlardı. Onların kızları ve oğulları İmam-hatip lisesinde okuyordu.
Onların yaşındaki çocuklar sokakta oyun oynarken onlar kitap okuyorlardı. Hepimiz onlara imrenirdik. Bu aile, bizim de tesettüre uymamızı, dinimizin emirlerini yerine getirmemizi öğütlerdi...
Bir gün bana bir kucak dolusu kitap verdiler okumam için. Babam bize bu tür kitapları hiç almazdı. Bizim evimizde bir Osmanlıca yazılı Mızraklı İlmihal vardı bir de Kur'an-ı kerim… Komşumuzun verdiği o kitapları okumaya başlamıştım ama pek bir şey anlamıyordum. Ama yine de okuyordum. Biraz etkilenmiş olacağım ki Kur’an-ı kerimi öğrenmeye karar vermiş, aynı zamanda başımı da örtmüştüm.
Onların desteğiyle Kur’an-ı kerimi de öğrenmeye karar vermiştim. Bu yüzden onlara sevgim daha da artmıştı.
Yirmi yaşıma geldiğimde yine çok değer verdiğim başka komşularımızın vesilesiyle evlendim. Beyimin babası hayatta değildi. Annesi ise giyim kuşamıyla, hâl ve hareketleriyle, inançlı, itikat sahibi, otoriter bir hanımdı. Oğlu da saygılı yiğit bir delikanlıydı.
Çocukluğumun geçtiği, çok sevdiğim mahallemden çok uzak bir semte gelin gitmiştim. Eşimi ve ailesini tanıdıkça hayretler içinde kalıyor, çaresizlik içinde kıvranıyordum. Hiçbir dinî bilgiye sahip değillerdi. Öfkelendiklerinde birbirlerine karşı kullandıkları hakaret içiren sözler beni kahrediyordu. Kendilerine çok zıt bir karakterde olduğum için hırpalanmaya başlamıştım. Izdırap dolu bir hayat bekliyor gibiydi beni… Sanki onlara gelin değil de bir köle gelmiştim…
Birkaç yıl bana iyi davranan kocam da yavaş yavaş değişmişti. Bu arada çoluk çocuğa da karışmıştım.
Artık hem kendim için hem de çocuklarım için tek başıma mücadeleye başlamıştım. Dünya meşakkatleriyle öyle bir meşgul oluyorduk ki ahirete yönelik hiçbir hazırlığımız olmuyordu. Çok korkuyordum. Kendim için, çoluk çocuğum için çok korkuyordum. Rabbimin rızasına uygun bir hayat yaşayamamaktan çok korkuyordum. Bir arayıştır başlamıştı bende… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.