“Ahmet Amca o gün cebimde şu kadar para vardı, şu kadarını sana verdim inan dedim...”
Aylar önceydi… Bir arkadaşı, “ziyaret edeyim” düşüncesiyle dükkânına gitmiştim. Gittiğimde baktım babası da oradaydı. Selam verdim hâl hatır sordum. Sohbet muhabbet derken “esnaf adamdır ziyaretin kısası makbuldür, fazla meşgul etmeyelim” dedim.
Tam kalktım “Haydi size hayırlı işler” dedim. O arada kapıdan içeriye başka bir şahıs girdi. Dükkân sahibiydi, tanıyordum.
Yani kapıdan ben dışarı çıkmıştım, dükkân sahibi de içeri girmişti… Daha üç beş adım atmıştım ki arkamdan birinin geldiğini hissettim.
Ben “kim bu?” diyerek geri döndüğümde baktım ki dükkân sahibi arkadaşımın babası... Bana yetişip dedi ki:
“Üzerinde para varsa hafta sonuna kadar ödünç verebilir misin? Dükkân sahibi kirayı almaya geldi de..." dedi.
Cebimde de belli miktarda para var. Hemen çıkardım istediği miktarı verdim “sonra görüşürüz” diyerek ayrıldım.
Hafta sonu geldi, arkadaşın babası bana teşekkür ederek borç sayılmaz ama borç olarak aldığı miktar parayı iade etti.
Parayı alıp saydım, verdiği para benim ona verdiğim miktardan azdı. Dedim ki:
“Ahmet Amca para noksan, ben sana şu kadar vermiştim.”
Ahmet Amca:
“Yok, sen yanlış hatırlıyorsun. Ben bu kadar aldım.”
“Ahmet Amca o gün cebimde şu kadar para vardı, şu kadarını sana verdim. Ben eminim sen yanılıyorsun.”
“Yok” dedi, Sinirlendi kalktı gitti. Üzüldüm. Hani isteyen kimseye “yok” demeyen, yoksa da susarak mukabele eden bir Peygamberin ümmeti olarak, bu ahlak ile ahlak sahibi olmaya gayret eden bir niyetle dedim ki:
“Ya Rabbi niyetim bu. Sen biliyorsun” diyerek dua ettim. İnanır mısınız ertesi gün Ahmet Amca geldi. Ben bir şey demeye kalmadan o söze başladı. Elinde de paranın geri kalan kısmı duruyordu. Dedi ki:
“Dün gece rüyamda gördüm, senin dediğin doğruymuş. Paranın kalan kısmını da ver!” dediler. Kusura bakma şu paranın kalan kısmını al!..”
Ahmet Amca aldığı tutarı tamamlamıştı ama ben halen hayretler içindeydim. Dedim ki kendi kendime:
“Ya Rabbi sen niyetlerimizin karşılığını bu dünyada gösterdiğin gibi ahirette de bizleri mahcup etme...”
Ona (aleyhisselam) layık ümmet olabilmek kimsenin haddi değil fakat layık olunamayacağını bilmek liyakati herkesin vazifesi. Bu köşenin muhterem okuyucularından da müstecap dualarını istirham ederim...
Taha Ufuk Acar-İstanbul