Hızla yaşlanan ve azalan Avrupa nüfusu karar beyinlerini hayli meşgul ediyor. Güçlü bir sanayisi ve buna paralel ekonomisi ile Almanya zor durumda... Genç nüfusa ve özellikle de kalifiye işgücüne muhtaç olan Avrupa; karar almakta zorlanıyor. Göçmen politikalarını tutarlı hale getiremeyen Avrupa ülkeleri ikilem içerisinde... Bir taraftan göçmenlere ihtiyaç duyarken; diğer taraftan da ırkçılık hareketlerine gizli destek verilmektedir. İktidar ve muhalefetin el birliği ile; "Tavşana kaç, tazıya da tut..!" politikaları ile Avrupa ekonomisi kan kaybetmektedir. Göç, hak ve imkânlarını geliştirerek ihtiyaç duyulan işgücünü Avrupa'ya dahil etmeye çalışanlar, kendi ülkelerinde mevcut imkânlardan habersiz gibi görünmektedirler. Bugün Avrupa'da beş milyon Türk nüfus mevcuttur. Türkler Avrupa'ya ilk geldikleri altmışlı yıllardan çok daha farklı konuma geçmişlerdir!.. Gurbetçilikten, vatandaşlığa Önceleri birşeyler kazanıp, Türkiye'ye kesin dönüş yapma hayalleri vardı... Zaman içinde hem hayaller, hem insanlar hem de ülkelerin düşünce yapıları değişti. Çifte vatandaşlığı ağzına bile almak istemeyen Türkiye; şimdi çifte vatandaşlığı teşvik ediyor. Benzer şekilde Avrupa ülkeleri de dil ve uyum problemleri asgariye inmiş olan Türklerden istifade peşinde. Kararsızlık ve yüksek beklentiler sebebiyle Avrupa zaman harcıyor. Birinci kuşak Türklerin görevlerini tamamladığı ve ikinci kuşağın da son dönemleri geldiği düşünülebilir. Fakat üçüncü kuşak gibi hazır bir işgücünü Avrupa görmezlikten gelemez. Üçüncü kuşağa yapılacak küçük bir yatırım, Avrupa'yı özellikle de Almanya'yı ihya edecektir. Avrupa'nın kaygıları dil ve dinde yoğunlaşıyorsa, bunun da kolayı vardır. Dil kurslarını vatandaşlığa geçişte zorunlu tutarak yaşlanan yabancıları taciz etmektense; gençlerin dil öğrenimine yatırım yapmak daha pratik ve akılcı bir çözüm olacaktır. Din farklılığı konusunda gelince; bu Avrupa'nın bir fobisidir. Dinler ve dindarlar Türklerin din anlayışı gayet liberal ve laiktir. Özellikle Anadolu Müslümanlığı diye bilinen sünni inanış aramakla bulunmayacak bir özellik durumundadır. Semavi dinlere belki de saliklerinden de çok hürmet eden Müslümanların kıymeti bilinmelidir. Avrupa karar beyinleri Ortaçağ inançlarını ve taassubunu terkedebildiği ölçüde huzur ve istikrara kavuşulur. Aslında Avrupa ve Avrupalılar sadece Türkleri değil; diğer yabancıları da dindar hale getirerek uyum ve entegrasyona yardımcı olmalıdırlar. Semavi dinler; insanları kötülüklerden alıkoyan, insanları insan yapma gayretindeki inançlardır. Ufak tefek fikir ayrılıklarını gündeme getirmek, hiçkimseye fayda sağlamayacak soykırım ve tarihi düşmanlıkları tahrik etmek; akıl, izan ve mantıkla bağdaşmaz. Bakınız Yeşiller'in Türk asıllı politikacısı Cem Özdemir'in bile kafası karışmış... Kafa karıştırıp, insanları tahrik etmek yerine; gerçeklere dönmek hepimizi rahatlatacaktır. İyi haftalar dileğiyle.