Lise öğretmeniydi… Öğrencilerine rutin anlatımın dışında bir şey öğretmek istiyordu… Öyle ki akılda kalsın… O gün ve ondan sonraki günlerde hiç akıldan çıkmasın… Bir daha yapacağı zaman hatırına gelip vazgeçsin…
Konusu insanların yaptığı hatalara, varsa kusurlarına karşı affedici olmak… Öğretmen o gün derse geldiğinde öğrencilerine sürpriz bir şekilde şöyle der:
“Yarın hepiniz birer plastik torba ve iki kilo patates getireceksiniz!”
“Neden hocam, patates de nereden çıktı?”
“Siz sözümü dinleyin… Sonucu birlikte göreceğiz...”
Biraz da meraklanan öğrenciler ertesi gün ellerinde ikişer kilo patates ile geldiler…
Hepsinin sıralarının üzerinde patates torbaları hazırdı. Herkeste bir heyecan ve bir bekleyiş vardı…
Öğretmen sınıfta merakla kendini izleyen öğrencilerine döndü:
“Şimdi, bugüne kadar affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın… O kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun!”
Sınıfta bir uğultu bir gülüşme oldu… Sonra için ciddiyetine göre bazı öğrenciler torbalarına 3’er-5’er tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştu. Öğretmen ikinci öneriyi söyledi:
“Şimdi bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okulda hep yanınızda olacaklar anlaşıldı mı?”
“Ama hocam bu saçmalık!..”
“Siz dediğimi yapın… Bakın sonucu çok sürpriz olacak…”
Öğrenciler birbirini de motive ederek öğretmenin dediği gibi yaptılar… Aradan bir hafta geçti.
Hocaları sınıfa girer girmez, öğrenciler şikâyete başladılar:
“Hocam, bu ağır torbayı her yere taşımak çok zor. Hocam, patatesler kokmaya başladı. İnsanlar tuhaf bakıyorlar, hem sıkıldık, hem yorulduk... Açıklayın artık sürprizi!”
Öğretmen:
“Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkûm ediyoruz. Affetmeyi karşımızdakine bir ihsan olarak düşünüyoruz, hâlbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir. Atın o patatesleri kurtulun yükten…”
ŞİİR
SAĞLIKÇILARIMIZA TEŞEKKÜRLER
Koronavirüsün mücadeleci ''doktorlar''ı
Rabb'imin, halk sağlığı için ''çalışanlar''ı
Teknolojide, tıp dünyasının yıldızları
Evrensel dünya, farkındalık mıknatısları
''Amacımız kardeşlik yaymak'' diyerek hırsla
El uzatır, yirmi dört saat, hastaya, hızla
Risk alarak onlar, yaşatmayı düşünürler
Hastaya sanki melek misali görünürler
Zorluk içinde, takım ruhuyla çalışırlar
Geleceğin standartlarıyla yarışırlar
Akciğer, inleyen dudağa eylem odaklı
Rabbimizin, bir gizli sırda rızası saklı
Doğru inançlı, hemşire ve doktorlar onlar
Hasta bakıcısı, teknisyen ve gençler onlar
Rıdvan Üzel
DOĞADAN…
KARTAL: Bu avcı kuşların uzağı çok iyi gören gözleri vardır. Bu sayede avlarına doğru hamle yaptıklarında, mesafe ayarını çok iyi yapabilirler. Ayrıca, avcı bir kuşun gözünde bir milyondan fazla görüntü hücresi bulunur. Bu da daha iyi görüntü demektir. Bu sayede binlerce metre yükseklikten uçan kartallar, bu mesafeden yeryüzünü bütün detaylarıyla tarayacak kadar güçlü gözlere sahiptirler. Gelişmiş savaş uçaklarının binlerce metreden hedeflerini tespit etmesi gibi, kartallar da yeryüzündeki en küçük bir hareketi, en küçük bir renk farkını algılayarak avlarını tespit ederler.
Kartal gözü aynı anda hem 300 derecelik geniş bir açıya sahiptir, hem de istediği görüntüyü 6-8 misli büyütebilir. Kartal, 4.500 metre yüksekte uçarken 30.000 hektarlık bir alanı gözleriyle tarayabilir, 1.500 metreden tarladaki otlar arasında kamufle olmuş bir tavşanı, bu olağanüstü göz yapısı ile çok rahat ayırt edebilir.