Eşimin aile büyüklerini ziyarete geldiğimiz Bakü’deki müşahedelerimi zikretmek istiyorum.
Belli bir süre konakladığınız, bir kadim Türk şehrinin, mazisini, kültürünü, tarihini okumak, araştırmak, tarihî mekânları görmek, yaşanan hadiseleri bilmek medeniyetimize hürmetin icabıdır. Biz de hususen Bakü’nün ve Azerbaycan’ın acılarla dolu asrını (1920-2020) ele almaya çalıştık.
Bakü, 31 Mart 1918’de büyük bir katliama şahitlik eder. Taşnak ve Rus çeteleri binlerce Türk’ü katlederler. Çarlık Rusya’sının dağılmasıyla 1918’de 1. Azerbaycan Cumhuriyeti kurulur. Nuri Paşa’nın Kafkas İslam Ordusu Azerbaycan’ı işgalden kurtarır. Lakin, istiklal sevinci 1920’deki Sovyet işgaliyle hüzne gark olur. Gayri-insani, amansız, merhametsiz Sovyet diktatörü Stalin’in 1938’deki Ziyalı (aydın, münevver) kıyımında binlerce Müslüman Türk mütefekkiri uydurma suçlarla Sibirya’ya ölüme gönderilir, kurşuna dizilir. Bu da yetmez. II. Cihan Harbi’nde, yeterli askerî talim almamış, binlerce soydaşımızı Alman silahlarının önüne atarlar. Gidenlerin dönmediği bir kıyım olur.
Tarihler 20 Ocak 1990’ı gösterdiğinde “qanlı yanvar” katliamı yaşanır. Bakü’ye, Karabağ meselesi bahanesiyle hücum eden Rus tankları yüzlerce sivili şehit ederler. Akabinde 1. Karabağ muharebesi, 1992’deki “Hocalı Soykırımı” yaşanır. Azerbaycan topraklarının yüzde yirmisi işgal edilmiştir. Sulhsever Azerbaycan halkının cefası katlanmıştır.
Gün olur, devran döner. 2020’de, 2. Karabağ Muharebesinde, sadece 44 günde işgalcilere dersleri verilir. Azerbaycan’ın muasır ordusu, kahraman askerleri, Türkiye’nin de desteğiyle iki asırlık Karabağ meselesini tarihin çöplüğüne havale ederler. İşgalci yerini, destekçileri Türk’ün kudretini görürler. 1920’de başlayan gözyaşı asrı “Büyük Zaferle” noktalanır.
Karabağ zaferi 21. asrın göz kamaştıran bir askerî muvaffakiyetidir. İki kardeş ülke ve askeri dayanışma başta olmak üzere her alanda iş birliklerini güçlendirmektedir. Karabağ şehitlerinin mekânları cennet olsun. Cenab-ı Allah, kadim milletimizi, devletlerimizi korusun.
Hakan Karagöz-Ankara
ŞİİR
Tüm dünya sizin olsun bizler gidiyoruz
Kalsın size dünya işte ben gidiyorum.
Bir lokma ekmeği çok gördünüz,
İşte bizler gidiyoruz,
Tüm lokmalar size kalsın;
Tüm dünya sizin olsun işte bizler gidiyoruz.
Sizler de geleceksiniz
Gittiğiniz yerde bizi bulamayacaksınız
Haram kazançlar ateş oldu,
Şimdi güzel güzel ısınacaksınız.
Anlayacaksınız kaybettiğinizi,
Lakin bizleri bulamayacaksınız.
Bizler sizleri incitmedik
Sizler lokmamızı çaldınız kızmadık
Ama sizi yüce Allah'a havale ettik
İşte biz gittik.
Tüm dünya sizin olsun.
Mehmet Aluç-Malatya
AKSARAY: En eski Selçuknamelerde “Aksera, Aksara” sözcükleri kentin adı olarak kullanılmıştır. Aksaray’da büyük evliyalar yetişmesinden dolayı, bir diğer adı da “Şehr-i Süleha”dır. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde bu kenti “Piga Helena” olarak nitelemiştir. “Aksaray” adına dair rivayetler şöyledir; Dar-üs-Zafer Haçlı seferleri sırasında II. Kılıçarslan başkent Konya dışında askerî bir üs kurmayı düşünür. Bunun için de günümüzdeki Aksaray'ı seçer. Şehri sağlam surlarla, medrese, cami, hastane, bedesten vb. kamu yapılarıyla süsler. Her zafer dönüşünde Aksaray'a uğrar, şenlikleri burada başlatır. Şehre de “Zafer Yurdu” manasında “DAR - ÜS – ZAFER” adını verir.
Şehr-i-Süleha Kılıçarslan burayı o kadar çok sevmektedir ki, kötü niyetli kişilerin bu kente giremeyeceğine dair bir ferman çıkarır. Evliya Çelebi’nin anlattığına göre bu amaçla sarayın giriş kapısının iki yanına tunçtan iki aslan heykeli yaptırır. Bunlar şehre gözcülük eder, kötü niyetliler kente girdiklerinde aslanlar ağızlarından çıkardıkları alevlerle onları yakar, kül eder. Bu yüzden iyilerin, doğruların, salihlerin yaşadığı Aksaray'a "iyilerin Yurdu", "Salihlerin Şehri" anlamına gelen "ŞEHR-İ SÜLEHA" adı verilir. [www.aksaray.gov.tr]
Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...