Bireysel olarak ne yapabiliriz?

A -
A +
Dünyanın gözü önünde her gün ayrı bir zulüm uyguluyor İsrail. Filistin’i açlıkla, soğukla, hastalıkla kısacası her türlü zalimlikle sıkıştırıyor. Haberlerde, sosyal medyada üşüyen, acıdan tir tir titreyen, kolu bacağı kopan, ölen çocuk, genç, kadın, yaşlı videoları görmeye alışır olduk.
Bu durumda kimimiz görmezden, duymazdan geliyoruz yaşanan vahşeti. Çocuğumuzun paltosunu almadan soğukta dışarıya çıktığı zaman üzüldüğümüz kadar üzülmüyoruz maalesef katledilen o çocuklara. Kimimiz de içten içe kahroluyoruz, yiyip bitiriyoruz kendimizi. Goethe’nin sevdiğim bir sözü var: “Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir.” Hassas kalpler, daha çok etkileniyor yaşanan olaydan. Hani İstiklal Şairimiz, Seyfi Baba şiirinde, ziyaretine gittiği fakir komşusuna yardım edemeyecek olunca diyor ya:
“Ya hamiyetsiz olaydım ya param olsa idi”
Herkesin birbirine sorduğu, belki de nefsimizi susturmak istediğimiz bir soru yankılanıyor kulaklarımda: Ne yapabiliriz ki? Evet, bireysel olarak elimize silahları, tankları, tüfekleri alıp İsrail’le savaşmaya gidemeyeceğimize göre Filistin’de zulüm altında kalan din kardeşlerimiz için ne yapabiliriz? Dua edebiliriz. Hadis-i şerifte “Dua müminin silahıdır” buyruluyor.
Buğuz edebiliriz. Hadis-i şerifte, "İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle, buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle ona buğuz etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir" buyurulmaktadır. Boykot edebiliriz. Mümkün mertebe kendi çapımızda boykot uygulayabiliriz. Maddi destek verebiliriz. Gıda ve maddi anlamda güvendiğimiz kuruluşlarla Filistin’e destek olmaya çalışabiliriz. Filistin’e yapılan zulmü sosyal paylaşımlarımızla dillendirerek gündemde tutmaya çalışabiliriz. Maddeler uzatılabilir sevgili dostlar. Rabbim başta Filistin’de olmak üzere, zulüm gören tüm insanların yardımcısı olsun.
Sağlıcakla kalın.
     İsmail Aybey
 
 
 
 
ŞİİR
 
Numan Aydoğan Ağabeye
 
Nevi şahsına münhasırdır hasleti
Umutsuz değildir kelâm eyler daim neşeli
Malayani sevmez tavsiye eder faideliyi
Az ve açık kelâmı sever kendisi
Nasıl konuşulmasını aşikâr eder bu hali
 
Akıllı ve doğru işleri nasihat eyler
Yardımcı olur "Bak dinle kuzum" der
Dünya fâni, gelir böyle sıkıntı gibi şeyler
Olur bazen üzüntü derd ü keder
Gayrısı sanki her gün hep helva mı yer
Aklına geldikçe söyle bol istiğfar eyle der
Ne ki ezelde böyle takdir edilmiş kader
 
Ümitsizlik kapısı olmayacak bu kapı, der
Namazdan sonra dua eyle kuzum gözü yaşlı
Aç ellerini yalvar, Hak bilmez mi derd ü gamı
Lâ tağdab de, tevessül et bırak gayrı kalanı.
 
     Ahmet Mert Güneş
 
 
TARİHTEN BİR YAPRAK
 
SULTAN II. ABDÜLHAMİD HAN: Arapçayı, Ferit ve Şerif efendilerden, Farsçayı kazasker Ali Mahvi Efendi ve Sadrazam Safvet Paşadan; tefsir, hadis, fıkıh ilimlerini Gümüşhanevî Ömer Hulusi Efendiden; Fransızcayı Gardet, Edhem ve Kemal paşalardan ve diğer din ve fen ilimlerini de sahasında üstat olan hocalardan öğrendi. Zekâ ve hafızasının son derece yüksek oluşu ile politik kabiliyeti, amcası olan Sultan Abdülaziz’in dikkatini çekti. Nitekim Sultan Abdülaziz Han, onun daha serbest bir ortamda yetişmesini sağladı. Mısır ve Avrupa seyahatlerinde yanında götürdü. Şehzade Abdülhamid de bu imkânlardan en iyi şekilde istifadeye çalıştı. Yabancı basını devamlı takip ederek dış devletlerin niyet ve emellerini ve gayelerine ulaşabilmek için uyguladıkları metotları çok iyi etüt etti. Ayrıca o, ticari faaliyetlerde de bulundu. Kendisinin marangoz atölyesi ile çiftliği vardı. Toprak işleriyle meşgul oldu. Koyun besletti. Üstübeç madenleri işletti. Son derece cömertti.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.