Bu gidiş nereye?

A -
A +

Hayatta insanın en yanıldığı şey, elindekilerin kalıcı olduğunu sanmasıdır. Koşuşturmalar, bitmeyen istekler derken günler göz açıp kapayıncaya kadar geçer gider. Biriktirdiğimiz mallar, kazandığımız unvanlar bir süre sonra önemini yitirir. Aslında geriye kalan tek şey, nasıl yaşadığımız ve kalbimize neler bıraktığımızdır.

 

Dünya, parıltılı bir pazar yeri gibidir; gözü kamaştırır, insanı içine çeker. Ne var ki o parıltıya kapılan kişi, işin özünü göremez. Elindekini gerçek zenginlik zannederken, ruhunu yavaş yavaş yoksullaştırır. Çünkü hiçbir şey sonsuza kadar elimizde kalmaz.

 

Asıl zenginlik, kalbin huzurunda gizlidir. Bir gönlü hoş etmek, bir insana iyilik yapmak, paylaşmak; işte bunlar insana değer katar. O zaman sahip oldukların yük olmaktan çıkar, aksine anlamlı bir mirasa dönüşür.

 

Bazen kendimize sormamız gerekir: Bugün peşinden koştuklarımız, yarın bize huzur mu getirecek, yoksa pişmanlık mı? Ömür dediğimiz şey, farkına varmadan akıp gidiyor. Bu yüzden doğru soruları sormak, yönümüzü bulmak için en büyük adımdır.

 

Sonunda hepimiz anlıyoruz ki hayat, sahip olma yarışı değil; olgunlaşma yolculuğu. Gönlünü genişleten, küçük şeylerde büyük anlamlar bulan, gerçek mutluluğa en yakın olandır. Dünya küçülse de kalbi büyüyen insanın kazancı hiç eksilmez.

 

     Mehmet Alver-Fatsa

 

 

ŞİİR

 

     Hayat

 

 

Hayat! Sen, ne yolunda gittin

 

Beni bağrımdan vurdun

 

Olmam dedim, oldurdun

 

Yapmam dedim, yaptırdın.

 

Eğilmem diyordum ya!

 

Vurdun, sırtımdan büktün.

 

 

 

Hayat! Taze güldüm soldurdun

 

Yaprak yaprak kuruttun

 

Bahar, yazı beklerken

 

Zemheriye vurdurdun

 

Bulut oldun gam yüklü

 

Yağdın, üstüme yağdın

 

 

 

Hayat! Muhtaç ettin namerde

 

Düşürdün beni derde

 

Meze ettin millete

 

Güldürmedin yüzümü

 

Reva gördün hüzünü

 

Derdest ettin sen beni

 

Kaçtıkça tuttun sende

 

 

 

     Salih Çetin/Erciş-Van

 

 

DUYGU DAMLASI

 

 

Akıllılık nerede ortaya çıkar biliyor musunuz? Birisi size “aptal” dediğinde vereceğiniz en akıllıca cevap şudur: “Haklı olabilirsin, eğer sebebini söylersen daha dikkatli olurum.”

 

Hemen savunmaya geçmek yerine eleştiriyi memnuniyetle karşılamalı, belki de haklıdır diyebilmeli ve minnet duymalısınız.

 

Üzüntü ve endişe saymakla bitmez zararlar verir. Özellikle bitkinlik hafife alınmamalıdır. Çünkü üzüntünün kaynağı çoğu zaman bitkinliktir. Vücudun direncini kırar, hastalıklara açık hâle getirir. Bitkinlikte temel kural şudur: Yorulmadan dinlenmek. Ciddi yorulan birini tam olarak rahatlatacak hiçbir yöntem yoktur. Vücudun yıpranması ve yaşlanma da burada başlar. Yorulmadan dinlenmeyi öğrenmeliyiz. Çünkü dinlenme, onarımdır. Kısa süreli bir dinlenmede bile yüksek oranda onarım gerçekleşir. Henry Ford’a 80. yaş gününde hâlâ 50 yaşındaki gibi dinç görünmesinin sırrı sorulduğunda şu cevabı vermiştir:

 

 “Oturma fırsatın varsa asla ayakta durma.” [Mustafa Ali Mahdum]

 

 

 

Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.