Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

Ciğeri beş para etmeyenlere alıştık. Lakin ciğeri çok para edenleri hiç düşündük mü? Kimdir bunlar, nerede yaşarlar ne yer ne içerler; evli mi, bekâr mı, çoluk çocukları var mı? Etrafımızda bunlardan kaç tane var acaba? Belki de çok yakınımızdalar kim bilir?

Vakit yok ki bakalım etrafımıza, işimiz çok bizim. Bahanemiz de çoktur hani. Yarına bırakanların helak olacağını bile bile deriz ki:

-Yarın yaparım. Biraz sonra vb.

Çünkü kafamızı kaşıyacak zamanımız yoktur. Çok meşgulüzdür, çok işimiz vardır. Kendimize göre önceliklerimiz vardır... Ama yapmamız gereken birazcık da çevremizle ilgili olmak.

Bir gün vakit bulup başımızı az da olsa kaldırdığınızda karşılaştığınız kişi sizden bir tatlı tebessümü, bir selamı esirgemiyor, bir çocuğu mutlu edebiliyorsa, bir ihtiyara yardımcı olabiliyorsa yeterlidir herhalde ciğerine paha biçmek. Bir de sıkıntıya ve selamete aynı derece yakîn olanlarla karşılaşırsak işte o zaman bilin ki onların değil ciğerleri, sâdır olacak her sözünün, her bakışının ve her davranışının kıymeti parayla ölçülemeyecek kadar çoktur.

Gün olur da böyle biriyle karşılaşırsanız onun peşini bırakmayın derim. Zira az bir merhametin ve şefkatin kâmil insan muamelesi gördüğü bu zamanda ciğeri çok para edenlerin kıymetini anlamak, onlardan ayrılmamakla olur.

Derler ki: “Adam olmak için adam olanlarla olmak lazım.”

Şimdi daha iyi anlıyorum bu sözdeki tılsımı. Zira insanın kıymetini, merhametini ve tüm hasletlerini artırmasının yegâne yolu bunları başaran insanlarla olmaktan geçiyor. Kişi buna inanır ve bu inançla ararsa mutlaka muvaffak olacaktır.

Bırakın ciğeri beş para etmeyenleri ve onların kıymetsiz işlerini ki kıymetiniz azalmasın. Onların işlerine mukabele etmek onların seviyesine inmek olur. Ciğeriniz üzülüp yanmasın beş para etmiyor diye. Yanarsa kıymetinden yansın, üzülürse niye daha kıymetli olamadığının pişmanlığı ile… Herkesi ciğeriyle baş başa bırakın.

Ayhan Özbek/Eğitimci-Yazar

ŞİİR

Döktün-Kırdın

Küçüktüm.

Bir şeyi dökersem, babam çok kızardı.

Sırf o yüzden bardağa su koyarken

Kalbim hoplar, ellerim titrerdi.

Küçüktüm.

Yanlışlıkla bir şey kırsam, babam çok kızardı.

Her narin eşyayı elime alınca "ya düşüp kırılırsa?"

Diye düşünmekten kendimi hiç alamadım.

Küçüktüm.

Bir hata yapsam, babam çok kızardı.

O yüzden her başladığım işte iç sesim devreye girerdi:

"Ya yapamazsam?"

Küçüktüm,

Bir şey yapmayı unutsam, babam çok kızardı.

O yüzden kendime bazen sorarım:

"Acaba bir şey yapmayı unuttum mu?" diye...

Büyüdüm,

Hâlâ bir şey döktüğümde korkuyorum.

Büyüdüm,

Gayri ihtiyari bir şey düşürüp kırsam kalbim korkuyla doluyor.

Büyüdüm,

Bazen başladığım bir iş için "Yapamazsın" sözü

Ruhumda yankılansa da ona inat "yaparım"

Diye karşılık veriyorum.

Büyüdüm,

Bazen kendime bir şey yapmayı unuttum mu,

Diye sorsam,

"Unutabilirsin, sen insansın.

İnsan hata yapmaya, unutmaya meyilli diyorum."

Sonra içimdeki küçük çocuğa sesleniyorum"

"Dökebilirsin, sorun değil"

"Kırılabilir, yeter ki sana bir şey olmasın"

"Hata yapabiliriz, biz insanız."

"Unutabilirsin, insan nisyana bulanmış bir varlık"

"Yeter ki kalpler kırılmasın, dökülmesin gözyaşı" ...

Amine Kübra Salar

TARİHTEN BİR YAPRAK

ABDURRAHMAN GAZİ: Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda büyük hizmetleri geçen kumandan. Doğum tarihi bilinmiyor. Ertuğrul Gazi zamanında başlayan hizmetini Osman Gazi ve oğlu Orhan Gazi devirlerinde de devam ettirdi. Abdurrahman Gazi ve diğer gaziler, sonradan üç kıta ve yedi iklime hükmeden Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda çok önemli rol oynadılar. Akça Koca, Samsa Çavuş ve Konur Alp, Akyazı, İznik ve İzmit ile meşgul olurken, Abdurrahman Gazi de İstanbul tarafındaki hisarlara akınlar düzenledi. Bursa fethedilinceye kadar, Bizans sınırında uç beyi olarak hizmetlerde bulundu. 1328'de Orhan Gazi, Abdurrahman Gazi ile Konur Alp’i Aydos Kalesinin fethi ile görevlendirdi. Tarihe altın harflerle geçen Aydos Kalesi’ni fetheden Abdurrahman Gazi, 1329 senesinde vefat etti.

Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...

ÖNE ÇIKANLAR