Bir sevgili arkadaşımdan dinledim... Kim bilir nerede okumuş veya dinlemiş bilemiyorum. O da bana söylerken nezaketen “belki işitmişsindir” diyerek başladı anlatmaya.
Bir hastane odasında iki hasta bir müddet odayı paylaşmaktaymış. Hastanın biri cam kenarında, diğeri koridor tarafında...
Cam kenarındaki arkadaşını dinlermiş koridor tarafında yatan ve yerinden kalkamayan hasta... Cam kenarındaki de ona “bana ne” demezmiş. “Sen merak ediyorsun diye buradan sana sunuculuk mu yapacağım? İyileşirsen kalkar bakarsın!” dememiş.
Bunu kendine bir görev edinmiş gibi belirli zamanlarda konuşmaya başlamış: “Bak sana ne anlatayım” diyerek cam kenarından anlatmaya başlamış:
“Şimdi bir anne ile elinden tutmuş küçük kızı ağır adımlarla geçiyorlar. Kızının üzerinde pembe bir palto. Elinde bir çiçek var. Çok güzel siyah saçlı bir çocuk...”
-Ay kim bilir ne güzel sekiyordur şimdi yolda. Çok mutlu oldum. İyi ki bana gördüklerini naklediyorsun...
Bir başka gün “Bak ne görüyorum biliyor musun? Bir adam elinde bir ekmekle geçiyor. Kim bilir belki de karnı acıkmıştır. Bize birazdan yemek gelecek. Onun evde yemeği hazır mıdır?”
-Gerçekten bize birazdan yemek gelecek. Ne güzel değil mi? Hasta bile olsak hastanede yemeğimizin çıkması ne güzel.
Cam kenarındaki kadın böyle her seferinde camdan dışarı bakarak koridor tarafındaki hasta oda arkadaşına bilgi vermeye devam etmiş...
Aradan birkaç gün geçtiğinde cam kenarındaki kadıncağız bir anafilaksi sonucu fenalaşmış alıp götürmüşler... Bir süre sonra odaya bir başka hasta gelmiş. Doğru dürüst hiç konuşmayan... Koridor tarafında yatan hasta bu yeni gelen oda komşusuna çekinerek ricada bulunmuş.
-Bana neler gördüğünü anlatabilir misin, böyle vakit geçmiyor da.
Yeni gelen hasta bir koridordaki oda arkadaşına bakmış, bir pencereden dışarıya. Sonra dönüp cevap vermiş:
-Ne anlatacağım. Karşı taraf kapkara bir duvar...
Yener Tuna- Ankara
ŞİİR
Babama
Sen gidince ne mi oldu dünyamda?
Hayat mahzenine tıkıldım baba.
Kâbusları gördüm her gün rüyamda,
Umudum kalmadı yıkıldım baba.
Sensiz hayatımla barışamadım,
Bir hedef uğruna yarışamadım,
Pes ettim dertlerle vuruşamadım,
Delirmiş gözüyle bakıldım baba.
Emeğim çalındı bozuldu bağım,
Yokluğunda cihan oldu tuzağım,
Tarumar edildi gönül otağım,
Sensiz her engele takıldım baba.
İyiyi kötüyü ayıramadım,
Sesimi kimseye duyuramadım,
Kalbimi sevgiyle doyuramadım,
Duygularım ile yakıldım baba.
Ayağa kalktıkça beni ittiler,
Yakın bildiklerim uzak gittiler,
Şu fani ömrümü zindan ettiler,
Sıkıldım dünyadan sıkıldım baba.
Durmuş Tunacık
ESKİMEZ KELİMELER
TEAMÜL: 1. İş, muamele. 2. Bir yerde öteden beri yapılagelmekte olan, âdet ve kanun haline gelmiş olan muamele.
MUHATAP: 1. Bir kimse ile karşılıklı konuşma, söyleşme. 2. Hukûki bir mesele hakkında tarafların bir araya gelerek yaptıkları sözlü görüşme. 3. (Mecaz) Ağız kavgası, çekişme, münakaşa. Bazı kimselerin “muhattap” olarak kullanması yanlıştır.
BEYAN: 1. Açıklama, anlatma, söyleme. 2. Herhangi bir şeyi, bir durumu resmî makamlara bildirme veya bu hususta verilen bilgi, bildirim, deklarasyon. 3. (Edebiyat) Belagatin teşbih, mecaz, kinaye, istiare gibi anlatım yollarını, sanatlarını gösteren bölümü.
MÜDDEİ: 1. İstek ve iddiasında inatla direnen (kimse), iddiacı. 2. (hukuk) Birini dava eden, dava açan kimse, davacı.
MÜDDET: 1. Bir şeyin, bir olayın başı ile sonu arasında geçen zaman bölümü, süre. 2. Zaman, vakit, süre. 3. Belirlenmiş, belli, sınırlı zaman, vade, mühlet. [Kaynak: lugatim.com]

