Din büyüklerimiz buyuruyor ki: “Allah nazarında makbul olan harikalar, kerametler dışında nefislerini temizleyebilenlerin mahluklara olan feraseti Müslümanlarda görüldüğü gibi başka milletlerde de zuhur eder. Ancak bunların hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Başkaları üzerinde yakîn ve güvene sebep olabilir...”
Feraset ehli bir zat işi gereği gurbete çıkmak zorunda kalır. Gittiği yerde kendisine yardım edecek kimse çıkmaz. Bu bilgisine göre, iyiliğe elverişli olmayan biri kendisine yardımcı olur. Yeme içme ve barınma konusundaki yardımları tam tekmildir. Her şeyden o kadar memnundur ki “demek ki feraset ilminde de hata varmış” demeye başlar.
Bir gün de enteresan bir şey olur. Pazara manava gittiğinde tezgâhta muz ve soğan vardır. Kendi ülkesinde muz çok pahalı olduğu için düşünür ki bu para ile ancak soğan alınabilir. Parayı manava uzatıp soğan ister. Manav bir paraya bir de adama bakar. “Bu paraya bulsam tonlarca alırım ama sen garip birine benziyorsun seni boş çevirmeyeyim, aç eteğini” der ve adamın eteğine bir kucak muzu boşaltır. Meğer onlarda soğan, yemeğe tat lezzet vermekte kullanılan katkı sebzesi imiş muz da oralarda ucuzmuş.
Bu arada evinde misafir olduğu ve feraset bilgisini sarsan ev sahibi, bazı kimselerle gizli toplantılar yapmaktadır. En son gördüğü, hizmetinde bulundukları padişahın makamına göz diktikleri için saraydan kovulan iki kişi daha işin içine katılır. İkisi de padişahın yerinde gözleri olduğu hâlde anlaşabiliyorlardır. Bu da onların dava değil ihtiraslarını göstermektedir.
Meğer padişahın makamında gözü olanlardan birisi de ev sahibi imiş ki padişahın hallini kolaylaştırmak için sağdan soldan dağdan adam toplayıp toplantılar yapıyor ve dağılıyorlarmış.
Kirli ilişkiler ilme olan güvenini tekrar artıran zat, “demek ki feraset ilminde hata yokmuş” diye mırıldanarak yoluna devam eder. Karşılığı ihanet olur korkusuyla iyilikten vazgeçmeyelim...
Mustafa Ali Mahdum
ŞİİR
YÜK ETME BENİ
Ey Allah'ım budur benim dileğim
Komşular aç iken tok etme beni.
Ömür boyu hep çalışsın bileğim
Öfkenin közünde yok etme beni.
Mutluluk bulurum samimi sözde
Yönümü şaşırmam dosdoğru izde
Tebessüm eksilmez aydınlık yüzde
Müminin gönlüne ok etme beni.
Zikrinden gözlerim yaş ile dolsun
Kalbimde duygular huzuru bulsun
Bildiğim herkese bir faydam olsun
Meyvesiz ağaca kök etme beni.
Dünyada didinip yorgun olayım
Zamanın çarkında olgun olayım
Sarı buğday gibi dolgun olayım
Hasat mevsiminde gök etme beni.
Kadir Fidan der ki acziyet benden
Bütün kullarına merhamet senden
Sağlığım giderse bu nazlı tenden
Eşime dostuma yük etme beni.
Kadir Fidan-Dağların Şairi
GÜZEL YURDUMUZ
Sultan Melik Türbesi
Sultan Melik Türbesi 1071-1228'de yöreye egemen olan Mengücek Beyliği dönemine aittir. Kemah'ın kuzeybatısındaki, kayalık platform üzerinde yapılmıştır.
Tuğla duvarlı, sekiz köşeli bir yapıdır. Alttaki mezar odasının ortasında üst katı taşıyan sekizgen bir sütun vardır. Orta direk, tavan silmeleri ve tavan, tuğla örgü düzenindedir. Türbe, inşa malzemesi ve cenazeliğin orijinal şekli ile dikkat çekmektedir. Halk arasında "Sultan Melek" olarak adlandırılan türbede, Mengücek Beyliği döneminde yaşayan Sultan Melik ve 5 mezar bulunmaktadır. [www.erzincan.gov.tr]