Hayye ale’s salâh...

A -
A +

"Hayye ale's-salâh" , "Hayye ale's-salâh"  günde beş vakit kulaklarımızda yankılanıyor bu söz. “Haydi namaza”, “haydin Allah’ın huzuruna”, “haydi yaratıcını hatırlamaya”, “haydi şeytanı üzmeye”, “haydi insanoğlu nefsini terbiye etmeye”

 

Ezan-ı Muhammedî her okunduğunda şüphesiz her müminin içinde bir kıpırtı olur. Tatlı bir heyecan… Sonuçta Allah’ın bir çağrısı, heyecanlanmamak mümkün mü?

 

Ya şeytanıyla vakit geçirmekten zevk alan, şeytanı üzmemek için elinden geleni yapan, "Hayye ale'l-felâh"  sözüne kulaklarını tıkayan insanoğlu? "Allâhü Ekber" , "Allâhü Ekber" diye haykırdığında müezzin, sende nasıl bir hissiyat uyandırıyor?

 

Sabahları uykunun en tatlı yerinde ki genelde o saat en tatlı yeri olur, bir ses duyulur sokakları inletircesine. “Es-salatü hayrun mine'n nevm!” Zaman ne kadar da hızlı geçiyor, yetişemiyorum diyenlere bir çağrı olsa gerek. “Namaz uykudan hayırlıdır...”

 

“Her gün muhasebe yapmalıyız” diyen, hep bir şeyleri sorgulayan insanoğlu… Bu sorgulamayı yaparken kendimizi eşref-i mahlûkat olarak görmez miyiz? Yaratılmışların en hayırlısı, en şereflisi insanoğludur… Ama acaba ey insanoğlu dünyaya neden geldiğini hiç sorguladın mı? Ya da neden her gün hiç usanmadan dünyanın dört bir yanında Ezan-ı Muhammedî okunuyor, hiç düşündün mü? Bu sesler bana da bir şeyler anlatıyor mu acaba diye kendi kendine sordun mu hiç?

 

Yoksa sen ‘daha erken, acelen mi var?’ diyen o içini okşayan, nefsinin hoşuna gidecek şeyleri sana fısıldayan esrarengiz dostunu mu dinliyorsun hâlâ? “Ne esrarengiz dostundan bahsediyorsun?” dediğini duyar gibiyim. O zaman bak, dışarıya kulak ver:

 

"Hayye ale's-salâh..."

 

Göreceksin o zaman içindeki kıpırtının nasıl canlandığını… Göreceksin o zaman kendine olan sevginin nasıl bir kat daha arttığını… Yaşama sevincin, moral ve motivasyonun bu ses ile nasıl arttığını damarlarına kadar hissedeceksin… Hele her gün kulaklarını yalayıp geçen bu sese bir kez candan kulak ver… Bir can u gönülden dinle…

 

     Gökhan Acar-Mali Müşavir

 

ŞİİR

 

     HARABE

 

 

 

Baktığım gökyüzü aynıydı oysa

 

Sadece sen, yıldızlara yakındın.

 

Gökdelen katından görülüyorsa,

 

Gördüğün harabe senin yıkıntın…

 

 

 

Çayım senden alıyordu demini,

 

“Seviyorum!” diyerek bastın yemini,

 

Yaşatıp dünyanın cehennemini,

 

Bütün günahlardan bir bir arındın…

 

 

 

Yaraların iz bıraktı sinemde,

 

Perdeler kapandı gönül hanemde,

 

Şaşırmam ansızın çekip gitsen de,

 

Kalmadan içimde sevgi kırıntın...

 

 

 

Çok dediler: ‘dengi değilsin onun.

 

Boşa heveslenme, hüsrandır sonun,

 

Beyazlar içinde, en mutlu günün”

 

Tebessümü bile benden sakındın…

 

 

 

Boyun büküp döndüm, gecekonduya,

 

Gözleri yaşartıp daldım uykuya,

 

Çok geçmeden yine sabah oldu ya,

 

Camide ezan, yürekte sen okundun…

 

 

 

     Mustafa Özkahraman

 

 

 

TARİHTEN BİR YAPRAK

 

 

 

NENE HÂTUN: Türk kadınının kahramanlık sembolü olan Nene Hatun, 1857’de Erzurum'da doğmuştur. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Ruslar, Erzurum'a kadar gelmişlerdi. Şehrin savunması sırasında Erzurumluların kadınlı erkekli yaptığı tarihî mücadele, tarihimizin şanlı sayfaları arasındadır. Aziziye Tabyasını geri almak için taş, sopa, kazma, kürekle gırtlak gırtlağa yapılan mücadeleye Nene Hatun da çocuklarını evde bırakarak katılmıştı. Nene Hatun’un oğlu da Çanakkale Savaşında şehit olmuştur. 1955 yılında yapılan Anneler Günü’nde, “Anneler Annesi” seçilen Nene Hatun yine o sene 98 yaşında iken vefat etmiştir. Rabbim mekânını Cennet eylesin…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Murâd 9 Ocak 2023 16:49

Müezzin efendinin bende uyandırdığı hissiyât şudur ki okuduğu hoparlörden çıkan sesler ezânın kendisi değil de benzeri olduğu için hürmet gösteriyor, gayri müslimleri bile etkileyen yanık sesin hoparlörün metalik sesleri arasında gaybolduğu için üzülüyorum...