Bir başörtüden, pardösüden çok daha fazlası benim için tesettür. Onu sadece bir kumaş parçasına indirgeyemem. O bir teslimiyet, bir saklanma, korunma şekli bana göre. Tesettür sadece dışarıya karşı bir duruş değil. Kendime bir söz gibi aslında:
"Sen Rabbine yakın olmak istiyorsun, onun emirlerine uyup haramlardan sakınıp rızasına kavuşmak istiyorsun, değil mi?"
“Evet, istiyorum.”
Tesettürün fiziki bir örtünmenin dışında, kişiliğimizi dışarıdaki insanlardan gizlemek de olduğunu düşünüyorum. Tesettür, sadece bir başörtüsü değil çünkü. O bir hayat tarzı, bir duruş, bir denge. İstiyorum ki, sözlerimle de davranışlarımla da o dengenin içinde olayım. Ama bazen dünyaya kendimi öyle bir kaptırıyorum ki farkında bile olmadan, bu dengeyi kaybediyorum. Böyle zamanlarda da çokça vicdan azabı çekip dua ediyorum.
Sonra yine içimde bir umut filizleniyor. Bu bir insani durum bu bir süreç aslında. Yapamadığım şeyler için üzülüyorum ama yapmaya çalıştığım şeyler için de şükrediyorum. Daha iyisini yapabilmek için dua ediyorum. Ve en çok da şükredebilmek için dua ediyorum, şükretmeyi hiçbir zaman unutmamak için.
Tesettür, "tamamlanmış" bir şey değil benim için. Her gün biraz daha öğreniyorum, her gün biraz daha anlıyorum. Sanıyorum ömrümün sonuna kadar da içinde nice güzellikler bulacağım. Bazen başaramadığım bir şey için hüzünleniyorum ama o hüzün bile bana bir dua gibi geliyor.
"Rabbim, beni sen tamamla kusurlarımızı noksanlıklarımızı" diye dua ediyorum. Çünkü bizler insan olarak hata ve kusur ile malulüz, tüm insanlık olarak. Ama bu his beni küçültmüyor, aksine, beni Allahü teâlâya daha da çok yaklaştırıyor.
Biliyorum ki, bu manevi yolculuk beni Rabbime yaklaştırıyor. İşte bu yüzden, yapamadıklarım için üzülsem de yapabileceklerim için her zaman bir kapı arıyorum. Çünkü mümin, hata yapmaktan korktuğu kadar Rabbinden de ümidini kesmez...
Rumuz: Müzehhibe
ŞİİR
Allah'ın yardımı gelir,
Sabır ve takva ile direnenlere.
Ahireti isteyenlere.
Güven duygusu verir, mümin gönüllerine.
Allah korkusu salar, münkirin kalplerine.
Zafer nasip olmaz,
Savaşta yılgınlık gösterenlere.
Emir konusunda çekişenlere.
Takvalı davranmayı terk edenlere.
Dünyayı isteyenlere.
Allah'ın takdirine bağlı,
Zafer de hezimet de.
Başlarına gelen bu bozgun nereden?
Kendi nefisleriyle yaşadıkları yüzünden.
Kalpleri arındırmak.
Allah'ın hikmetlerinden.
Bu bozgundan da ibret alır,
Hikmetin sırrına eren.
Allah yolunda can vermek şehadet.
Allah'tan bir mağfiret ve rahmet.
Ebedidir, bu nimet.
Şair Hasan Kaya-Antalya
MÜZEHHİB: Tezhip yapan sanatkâr. Müzehhibe: Tezhip yapan sanatkâr hanım.
MUKAVEMET: 1. Bir şeye veya kimseye karşı durma, karşı koyma, dayanma gücü: 2. Direnç.
MAARİF: 1. Bilgi ve kültür. 2. Öğretim ve eğitim sistemi.
NAÇAR: 1. Çaresi olmayan; çaresiz. 2. Zavallı, düşkün.
MUTABIK: 1. Birbirine uyan, karşılıklı olarak anlaşmaya varan, birbiriyle uzlaşan 2. Uygun.
MUKAVELE: Bir iş hakkında iki taraf arasında alınan kararların ve tarafların ileri sürdüğü şartların hukuki kurallara uygun biçimde yazılmış şekli, yazılı sözleşme, senet.
TANZİM: 1. Sıraya koyma, sıralama. 2. Düzenleme, düzen verme, yoluna koyma.
SEYYANEN: Eşit olarak.
Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...