İlklerin Adamı, Vezir Nizâmülmülk

A -
A +

İsmi Hâce Kıvâmüddîn Ebû Ali Hasan bin Ali’dir. 1018 yılında İran'ın Türkistan hududundaki Meşhed'e yakın küçük bir şehir olan Tus'ta dünyaya gelmiştir. Gaznelilerin Horasan valisinin maiyetinde olan babasının yanında yetişen Hasan bin Ali, kardeşi Ebü’l-Kâsım Abdullah ile birlikte çok iyi bir eğitim gördü. Fıkıh, hadis, edebiyat ve sair ilimleri çok iyi tahsil etti. Zamanındaki meşhur âlim ve ediplerle devamlı görüştü. Bu, onun idarecilik hayatındaki yetenek ve başarısının büyüklüğünde önemli rol oynadı.

 

Devlet adamı olarak kendinden söz ettirmesini sağlayacak süreci başlatan hadise de Dandanakan Savaşı olmuştur. Bu savaş, Selçuklular için olduğu gibi Hasan bin Ali için de bir dönüm noktası olacaktır.

 

İlk olarak Belh valisinin maiyetinde yaptığı hizmetlerle göz dolduran Hasan bin Ali, zamanla öne çıkarak Selçuklu ordusunun başkumandanı Çağrı Gazi'nin maiyetine girdi. Hasan bin Ali’nin başarıları karşısında gerçekten imrenen Çağrı Gazi, istikbalin Anadolu fatihi olacak oğlu Melik Alparslan’ı Hasan bin Ali'nin himayesine verdi. Tahta çıkıncaya dek Hasan bin Ali'nin eğitiminden geçen Melik Alparslan, Selçuklu Sultanı olduğunda hocası Hasan bin Ali'yi başvezir tayin etti. Belh valisinin maiyetinde hizmetine girip başvezir olarak zirveye çıktığı Selçuklu idaresinde büyük hizmetler yapması ve kâh eğitimde, kâh toprak sisteminde, kâh mimari alanda, kâh devlet nizamında yaptığı düzenlemelerle ve tesis ettiği oluşumlarla gerçekten tarihe geçecek ilklere imza atan bir şahsiyet olan Hasan bin Ali’nin “Nizamülmülk” ünvanıyla anılmasını sağlayacaktı. Bağdat, Belh, Nişabur, Herat, İsfehan, Basra ve Musul gibi çeşitli şehirlerde, kendi ünvanı ile anılan Nizamiye Medreselerini kurdurdu. Kaleme aldığı Siyasetname adlı eseri âdeta Kutadgu Bilig kültürünün devamı olarak değerlendirilir. 1092’de bir suikast sonucu şehit edilmiştir. Nizâmülmülk’ü mutlaka yeni nesillere okutmalı, anlatılmalıyız.

 

     Uğur Utkan

 

 

ŞİİR

 

     Ruhsuz gölgeler

 

 

Kalem ki mürekkebinden döker hayatı

 

Habercisidir baharın papatyalar.

 

Yüzüme vurur ışık hüzmeleri,

 

Sararan ufuklardan ne haber var?

 

 

 

Gökyüzü kavuşamaz sadık toprağa

 

Zamansız yağmurlarla hayat salar

 

Her damlanın vardır bir yolculuğu

 

İnananlar hep yeniden doğar.

 

 

 

Karları delmiş mahcup çiçekler

 

Yurdundan göçmeyen kuşları izler

 

Kaldırır boynunu güneşi bekler

 

Yıldıramaz onları ruhsuz gölgeler.

 

 

 

Saklananları ortaya çıkarır ay ışığı

 

Parmak uçlarıyla alkışlanır gecenin ışıltısı

 

Kuşluk vaktinde gelir en derin sızısı

 

Bir dal kesilir aydınlığa çıkar gölgeler.

 

          Rabia Özen

 

 

DUYGU DAMLASI

 

 

BEDEN DİLİ: Sen içindekini sadece kendin bilirsin mi sanıyorsun? O hâlde beden dili dedikleri dil neden var ve bunun ilmini yapanlar niçin yapıyorlar? Korkuyla bakan göz ile şefkatle bakan göz, öfkeyle bakan göz ile kıskançça bakan göz, ümitsiz bakan gözle fersiz bakan göz; sevinçle bakan gözle coşkuyla bakan göz size farkı fark ettirmiyor mu? Heyecandan yerinde duramayan çocuk heyecanını denetleyemediği için daha çabuk anlaşılır ama büyüdükçe heyecanımızı denetlemeye başlarız. Ne var ki ne kadar kendimizi kontrol edersek edelim bedenimiz bizim sakladığımız duygularımızı ve düşüncelerimizi ele vermede bizden yana değildir...

 

Ziya Paşa’nın terkibi bendinde yer alan bu beyti de beden diline nasıl denk düşmüş bir bilseniz. Der ki Paşa: “En ummadığın keşfeder esrâr-ı derûnun,/Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?” Yani en ummadığın kimse senin içyüzünü keşfedebilir. Sen herkesi kör, insanları sersem mi sanıyorsun?

 

 

 

Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.