İnsan kazanmanın yolu

A -
A +

Bir öğretmen anlatmıştı:

 

"Yeni bir liseye atanmıştım. Müdür Bey ders programını verdikten sonra ekledi:

 

-Hocam, dersine gireceğiniz sınıf okulumuzun en haylaz en yaramaz sınıfıdır. Bu sınıfa öğretmen dayandıramadık.

 

“Hababam sınıfı gibi” mi demek istiyordu acaba? Sordum öylesine:

 

-Hocam sizce bunun sebebi ne olabilir?

 

-Sınıfta iki haylaz öğrenci var. Sınıfı onlar bu hâle getiriyor. Bu öğrencileri hangi sınıfa verdiysem, o sınıfı karıştırdılar.

 

Müdür Beyden o iki öğrencinin ismini aldım. İlk dersimiz tanışmaydı. Öğrencilerime tek tek isimlerini ve kısaca durumlarını sordum. Tanışma bittikten sonra o iki öğrenciyi yanıma çağırdım. Dedim ki:

 

“Sizin konuşmanız, tavrınız hoşuma gitti. Sizde liderlik yeteneği sezdim. Sınıfa alışana kadar bana görevimde yardımcı olmanızı istiyorum. Sizden biriniz sınıf başkanı, diğeriniz yardımcısı olsun. Bu sınıf sizin sayenizde örnek sınıf olacaktır, buna da inanıyorum."

 

Bu sözlerim ikisinin de çok hoşuna gitti. Ayrıca her karşılaştığımızda bunların liderlik yönünü övdüm. Bir sorunlarının olup olmadığım sordum. Bir iki zayıf dersleri varmış. Öğretmenlerine rica edip onları düzettirdim. Öyle ki, neredeyse benim için canlarını verecek hâle geldiler. Kısa zamanda okulun baş belası bu sınıf okulun en çalışkan sınıfı hâline geldi.

 

Böyle yapmakla benim bir zararım olmadı. Sonuçta iki genci önce sınıfa, sonra okula, sonra topluma kazandırmış olduk. Eğitimde de amaç topluma insan yetiştirmek değil miydi?

 

Söylemiyle veya eylemiyle bir şekilde öne çıkan insanlar toplumda sorunlu insan olarak değerlendirilir ama aslında sorunlu insan değil sorunu olan insan olarak değerlendirilmelidir. Sorunu öğrenilip, giderildiğinde o insanlar hem sorunsuz hâle gelir hem topluma kazandırılır hem toplum kazanır. Hayat yolunda başarıya ulaşmak için insanları anlamak, kişilere değil sorunlarının çözümüne odaklanmak en akıllı yöntemdir.

 

     Elif Azra Çelebi

 

 

ŞİİR

 

 

     Son adres

 

 

 

Musallanın dili olsa konuşsa,

 

Üzerine nice bedenler kondu.

 

Tahta tabutlara ah bir sorulsa,

 

Nice hayatlar içinde soldu.

 

 

 

Kabristanda sıra sıra mezarlar,

 

Toprak esir almış nice bedeni.

 

Duyulmuyor gürültüden feryatlar,

 

Giydirmişler beyaz cepsiz kefeni.

 

 

 

İrili ufaklı mezar taşları,

 

Künyesi yazıyor vefat edenin.

 

Bitti bu dünyanın bütün hazları,

 

Çürüyecek narin, güzel bedenin.

 

 

 

Kimi unutulmuş, metruk ve viran,

 

Kimi kabirler var cennet bahçesi.

 

Lezzetleri, zevkleri ölümdür yıkan,

 

Kabristan insanın en son adresi.

 

 

 

     Şevki Nurullah-Ankara

 

 

SAĞLIK OLSUN

 

 

Ankilozan Spondilit: Tipik belirtilerinden bilinen bazıları: Haftalar veya aylar içinde yavaş yavaş artan bel ağrıları olur. Sabah kalkıldığında belde ağrı ve hareket kısıtlılığı olur. Bu durum her türlü tedbir alınmasına rağmen üç aydan daha uzun süre bazen artarak devam eder. Hareket veya egzersiz yapıldığında şikâyetler azalırken, hareketsizleştikçe (dinlenmeye geçildiğinde) şikâyetlerin artması. Burada durum mekanik bel ağrılarının tam aksine gelişir. Örneğin bel fıtığı rahatsızlığı yaşayan bir hastanın bel ağrısı, hareketlendiğinde artar. Erken evrelerde, ağrılarla birlikte kilo kaybı da görülebilir. Ağrılarla birlikte geceleri hafif ateşlenmeler ve gece terlemeleri yaşanır. Ağrılar, gece dinlenmeye geçildiği ve sabah kalkıldığı vakitlerde daha net ortaya çıkar. Bazen belde bu tür bir ağrı ile birlikte baldırlarda gezici ağrılar olur. Kimi vakalarda bu rahatsızlık topukta yaşanan bir ağrıyla başlar. Kimi vakalarda kişide göğüs ağrısıyla başlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.