İyilik insanlık sanatıdır. Aynı zamanda vicdanın ve mutluluğun kaynağıdır. Güzel ahlakın kaynağı da eziyetleri sineye çekmek, insaflı olmak, arkadaşın hatasını görmemektir.
Sakin ve mütevazı bir hayat, başarı peşinde koşmanın sebep olduğu daimî huzursuzluktan çok daha mutluluk verir. Sürekli arayış sürekli huzursuzluktur.
Başarı söz konusu olduğunda herkesin başarı kriteri farklıdır. Bazı insanları gördüğümüzde yüzleri güleç salınımları başkadır. Sanki başarı yüzlerinden okunur. Onlar olgun insanların onayını, takdirini hatta saygısını kazanmışlardır; insaflı ve adil insanların onayından daha önemini sahte dostların kıskançlık saldırılarına ustalıkla sabretmeyi bilirler. Onlar insanların en iyi yönlerini örnek almışlardır. İyi bilirler ki; “Hayat güçlü olmaya inanmaz...”
Başarılı insanlar, yardımlarını karşılık beklemeden yaparlar en önemli tavırları da iyiliklerini, iyilik yaptıkları dâhil hiç kimseye duyurma ihtiyacında değillerdir. Onlar hep iyi şeyler yaparak gidişatın yönünü olumlu tutma için kusuru kendilerinden bilmekten ve bunu kabul etmekten çekinmezler.
İşte bu tavır kişinin kendi kalitesini ortaya çıkarır. Çünkü kendini bilmek insanın kendi kimliğidir. Bazı kimselerden duyuyoruz, “dertliyim”, “derdim büyük” gibi sözleri. İnsanın öyle derdi vardır ki, dert dediği şey onun dermanıdır. Çok örneklerini görüyoruz. En azından, dayanma gücü kazanılıyor. Ümitsizlik, korku, endişe, kaçınılmaz olabiliyor. Tevekkül bize olumsuz düşüncelerden olumlu düşüncelere yön değişimi sağlayacaktır. Aynı zamanda tevekkül sağlıklı düşüncenin anahtarıdır.
Bazı iyiliklerimizin gereksizliğini düşünürüz. Onlar bizim uğradığımız nankörlükleri ve ihanetleri fark etmemize yardımcı olurlar. Unutmayalım ki kötülük daima iyiliğe hâkim olsa iyilik insanlık sanatıdır.
Mustafa Ali Mahdum
ŞİİR
Nefsim, öldüğünü duyarlar bir gün,
Koyu mor rengine boyarlar bir gün.
Her canlıya ölüm er geç gelecek,
Bozulur vücutta ayarlar bir gün.
Neyin habercisi saçında aklar?
Sebepler sonuca uyarlar bir gün.
Seni de alacak vakti gelince,
Kapanır gezdiğin diyarlar bir gün.
Yaşadığın iki kapılı handa
Urbanı çıkarıp soyarlar bir gün.
Kim bilir kaç yılı nerde ne zaman
İki gassal gelip yuyarlar bir gün.
Cüzi iradenle imtihanı geç
Beşere rahmetli diyorlar bir gün.
Doğru ol, ya cennet ya cinnet sonun,
Mezarın kazıp da koyarlar bir gün.
Durmuş Tunacık
GAZİ HÜSREV BEY: Sultan II. Bayezid’in torunu ve Bosna Sancakbeyi. Sarayda eğitim gördü. Dayısı Şehzâde Mehmed, Kefe Sancakbeyi olunca, yanında gitti. Şehzâde Mehmet’in elçisi sıfatıyla Moskova’ya gitti. 1521’de Bosna Sancakbeyi oldu. Kanuni Sultan Süleyman’ın Belgrad Seferine katıldı ve Zemlin Kalesini fethetti. Belgrad’ın fethinden sonra Macaristan, Hırvatistan, Transilvanya ve Dalmaçya’ya Türk akınları devam etti. 1537’de Venediklilere ait Solin, Kilis ve daha birçok kaleyi fethetti. 1539’da Adriyatik sahilindeki Kastelnova Kalesi denizden Barbaros Hayreddin Paşa, karadan da Gazi Hüsrev Beyin sıkıştırmaları sonucu ele geçirildi...
1540 yılında vefat eden Gazi Hüsrev Beyin hayatı İslamiyet’i yaymak yolunda geçti. İdaresi altında bulunan Saraybosna’yı da imar etmekten geri durmadı. Şehirde pek çok câmi, mescit, medrese, çarşı ve köprü yaptırdı. Kurşunlu Medrese diye de anılan Gazi Hüsrev Bey Medresesi yıllarca bir ilim ve kültür merkezi olarak hizmet verdi.
Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...