İnsanın mutlu veya mutsuz olmasına kim karar verir? Elbette kendisi. Sabahları uykudan uyanınca iki seçeneğiniz vardır. Ya mutluluğu ya da mutsuzluğu seçmek. Tabii ki herkes mutlu olmayı seçer...
Birçoğumuz kendi mutsuzluğumuzu kendi ellerimizle hazırlarız. Tabii ki sosyal şartlar da mutsuz olmamızda rol oynar. Ama yine de düşüncelerimiz ve tutumlarımız, hayatta mutlu olup olmamızı büyük ölçüde etkilemekte.
Mutluluk erişilebilen bir şeydir ve ona ulaşmak için bir şeyler yapılması gerekir. Yani mutluluk kendi kendine gelmez ancak bizim çabalarımız sonucu elde edilebilir. Mutlu olmak isteyen, nasıl mutlu olunacağını öğrenen ve mutlu olmak için çaba sarf eden bir kimse er geç mutluluğu yakalar.
“Mutlu olmayı huy edinmek” en iyi bakış açılarından birisidir. Günlük olaylara hep iyimser gözle bakmak, her zaman mutlu olunacak bir taraf görmek. Mutlu olma alışkanlığı edinmeliyiz. Her sabah yüksek sesle kendinize şunları söyleyin:
“Bugünün çok iyi geçeceğine inanıyorum. Bugün karşıma çıkacak bütün sorunların üstesinden geleceğime eminim. Kendimi bedenimle, düşüncelerimle ve ruhumla sağlıklı hissediyorum. Sevgim sonsuz, her şeyi seviyorum. Yaşamak çok güzel bir duygu. Onun için her şey inşallah iyi gidecek.”
Mutlu ve huzurlu olmanın ilkeleri; kalbini kin ve nefretten, kafanı üzüntüden arındır. Başkalarından çok az şey bekle, fakat onlara çok şey vermeye çalış. Hayatını sevgi ile doldur. Sakın bencil olma, diğer insanlara daima yardım et. Elinden geldiği kadar çok çalış.
Eğer her şehirde, her kasabada ve her köyde yaşayan insanlara mutluluğun ilkelerini anlatır, öğretirsek mutluluk paylaştıkça çoğalır. Böylece bütün ülkenin hayat tarzını değiştirebiliriz. Tabii ki öncelikle işe kendimizden başlamalıyız.
Nurettin Bozan-Eskişehir
El etek öpmeyi bilmediğimizden,
Arpa boyu kadar yol gidemedik.
Fırıldak gibi dönmediğimizden,
Arpa boyu kadar yol gidemedik.
Fakir garip dostu olduğumuzdan,
Bir lokma ekmekle doyduğumuzdan,
Namertlere tavır koyduğumuzdan,
Arpa boyu kadar yol gidemedik.
Verdiğimiz sözde durduğumuzdan,
Şiir için nöbet tuttuğumuzdan,
Hırsıza arsıza vurduğumuzdan,
Arpa boyu kadar yol gidemedik,
Nöbetçi der; değişmedi huyumuz,
Herkesle bir düğün dernek toyumuz
Mert oğluyuz merttir aslen soyumuz,
Arpa boyu kadar yol gidemedik.
Nöbetçi Şair-Şahin Ertürk
Din büyüklerimiz buyurdular ki: "Gençlerin Allahü teâlâya dönmesi, Allahü teâlâya ibadet etmesi çok kıymetli. Şâh-ı Nakşibend hazretlerine (kuddise sirruh), bir gencin ibadet etmesiyle, yaşlının ibadet etmesi arasındaki fark nedir, diye sormuşlar. İmanlı bir gencin ayağında kıl olsam, Rabbime hamd ederim, buyurmuş. Değer itibarıyla! Onların ayaklarında bir kıl, çok değerlidir. Arş, cennetin tavanıdır. Büyüklüğüne akıl sır ermez. İnsanoğlu bunu hayal edemez. İşte mahşer günü herkes güneşin altında yanarken, genç yaşta namaz kılanlar, genç yaşta Allah diyenler, bu Arş'ın altında bir araya geleceklerdir."
Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...