Nasıl bir millî eğitim?

A -
A +

Ülkemizde seksen senedir ilk ve ortaöğretim tarih derslerinde, milattan önce yaşamış, aşağıda isimleri yazılı milletler ve devletler okutulmaktadır:

 

“Babiller, Asurlar, Sümerler, Etiler, Hititler, Etrüskler, Akatlar, İskitler, Ostrogotlar, Vizigotlar, Lidyalılar, Frigyalılar, Medler, Persler, İyonlar, Urartular, Yunanlılar, Romalılar, Makedonyalılar…”

 

Mesela Babilleri, 6. Kral Hammurabi’yi ve Hammurabi Kanunlarını öğrendik; fakat büyük Türk hükümdarı Babürşah’ı; 1526’da Hindistan’da kurduğu Babürler Devletini ve bu zamanda yetişen İmam-ı Rabbani Hazretleri gibi pek çok âlim, evliya ve devlet adamlarının ismini bile duymadık.

 

Dünyada kendi millî tarihini, kültürünü, dilini bilmeyen, ecdadının yazdığı eserleri okuyamayan, anlamayan, Türkiye’den başka bir memleket yoktur. Gençliğimize, doğru bir Türk-İslam tarihi öğretilmez, millî şuur verilmezse istikbâlimiz karanlıktır.

 

     Numan Aydoğan Ünal

 

 

 

 

Yaralı serçe yaralı güvercin yaralı bülbül

 

 

“Çocuk kapının önünde oynarken yaralı bir kuş görüyor. Çocuk kaçamayan o kuşu avucuna alıyor, yarasına merhem sürüyor, yarasını sarıyor... Yem ve su veriyor. Aile bireylerinin yardımıyla kuş iyileşiyor. Aileye de çocuğa da alışıyor. Çocuk o kuşu avucuna alıyor havaya bırakıyor. Çocuk ile kuş ayrılırken ağlıyor, kuş teşekkür ediyor cik cik diye ve gidiyor... Günler geçiyor, kuş arkadaşlarıyla çocuğun yanına geliyor teşekkür ediyor. Onunla arkadaş oluyor çocuk ile kuş sadık oluyor. Çocuk ile kuş tatlı dilli oluyor “seni seviyorum” diyor gözlerine bakıyor gözlerinin içi gülüyor elini tutuyor. Masal hikâye menkıbe anlatıyor sohbet ediyor, şiir okuyor hastalıkta yaşlılıkta fakirlikte seviyor. Elinde kazak bere atkı eldiven örüyor hastalanınca elinde nane limon kekik ıhlamur kuşburnu içiriyor iki arkadaş ömür boyu mutlu yaşıyor.”

 

     Barış Metin

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

     Kurtarır

 

 

 

Atalet yakışmıyor, gayret yaraşır sana,

 

Sakın deme? “Ne olur benden, gerek yok bana”

 

Taşıdığın değeri bil, sahip çık vatana,

 

Bizi ancak çalışmak kurtarır kardeşim.

 

 

 

Erteleyenler pişman olup çekse de bir ah!

 

Şimdi çalışmazsak eğer, sonra deriz eyvah!

 

İstikamette olanlar bulabilir felah,

 

Bizleri ancak çalışmak kurtarır kardeşim.

 

 

 

Seyrek çalışıp; yoktur ilim heybesi dolan,

 

İşimizde sürekliliktir bize lazım olan,

 

Bir işin bitince öbüründe başlar molan,

 

Bizleri ancak çalışmak kurtarır kardeşim.

 

 

 

Tarih seni çağırıyor, sana seslenir hep

 

Der, mukaddes emaneti ne yaptınız acep?

 

Yazacak seni bir gün kalemdeki mürekkep

 

Bizleri ancak çalışmak kurtarır kardeşim.

 

 

 

Varılacak ebet yurduna hazır ol her an,

 

Hak ile meşgul ol, damarında aktıkça kan,

 

İşte o zaman oluruz birer güzel insan,

 

Bizleri ancak çalışmak kurtarır kardeşim.

 

 

 

Hakka, adalete dayanan bir dünya kuralım

 

Ne olursa olsun hep haktan yana duralım

 

Bir olup zalime bir sille de biz vuralım

 

Bizleri ancak çalışmak kurtarır kardeşim.

 

 

 

     Muhammed Ali Türegün Kütahya-Gediz

 

 

 

 

ESKİMEZ KELİMELER

 

 

NAKARAT: Çok sık tekrarlanan, bundan dolayı bıkkınlık vererek önemini yitiren söz.

 

MUKABİL: 1. Bir şeye karşılık olarak yapılan, bir şeyin karşılığı olan. 2. Karşılıklı. 3. Karşı.

 

MUSALLAT: Bir kimse veya şeyin üzerine bıktıracak kadar düşen (kimse).

 

CELSE: 1. Bir mahkeme, bir kurul veya meclisin bir defada aralık vermeden yaptığı toplantı, oturum. 2. Oturma.

 

GASP: Başkasına ait bir şeyi zor kullanarak ele geçirme, zorla zapt etme.

 

MÜTTEFİK: 1. Aralarında anlaşma yapmış, birbiriyle ittifak etmiş, birleşmiş kimselerden her biri. 2. Biriyle aynı fikirde olan kimse, hemfikir.

 

MEŞRU: Yasal.

 

 

 

Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.