Noktalamaca

A -
A +

''Bir nokta''nın anlatamadığını ''üç nokta'', onun anlatamadığını ''sıra noktalar'' anlatır!

 

''Ünlemli nokta''lar, ''soru işaretli nokta''lar işe karışırsa, iş uzar gider! Hele bir de ''noktalı virgül'' araya girmeye görsün!

 

Bunların hızını kesse kesse ''virgül'' keser, dinleyeni olursa!

 

Zavallı ''tırnak işareti'' ortalığa disiplin katmaya kalkışır da silkelenir, sirkelenir, darlanır bizim ''çok bilmişler''!

 

Hoop, der ''parantez işareti'' (yetmemiş bir de ''köşeli parantez''ini devreye sokar) aklınca hepsine akıllar vermeye çalışır; dinleyen kim?

 

Daha mı? ''Kısa çizgi''m, zavallı, ortalığı toplamaya çalışır, bir satırın sonunda ''satır sonu çizgisi''yim diyerek atlar, lâfların uçurumdan aşağıya düşmesini önler! Bir de cümle içinde ''iki çizgi'' var ki araya girerek, sözde millete yol göstermeye kalkışır da kaç kişi onu dinler!

 

''Uzun çizgi'' seni unutmadık! Geveze ortamların vazgeçilmezi sensin; en başa kurulursun, ha babam, çene çene, milleti konuşturur durursun!

 

Aranızda unuttuğum varsa, özür dilerim ''noktalama işaretleri''m. Size büyük saygı duyuyorum. Konuşmaların iki yakasını bir araya getiriyorsunuz, efendi gibi insanoğluna toplum içinde saygınlık kazandırıyorsunuz. Sizi anlamayanlar pek çok ama varlığınız yeter sevgili ''noktalama işaretleri''m!

 

Mutlu kalın, noktalamacayla kalın!..

 

Rıdvan Üzel

 

 

ŞİİR

 

     Sumud

 

 

Şimdi bir rüzgârla dalga vursa kıyıya

 

Hasretle yanan gözler kavuşsa sumuda

 

Harap olmuş şehirler yeşerse umutla

 

Bir kere okunsun duha yüksek bir şuurla

 

 

 

Artık kalem kılıçtan keskin

 

Kendini refah’ın sahibi sanan miskin

 

Ebabiller geliyor doludizgin

 

Ebrehe olsan filler neye yarar?

 

 

 

Akdeniz mutlak suretle tarih yazacak

 

Denizden olmasa elimiz karadan ulaşacak

 

Susacak zulmet daima susacak

 

Hanzala artık 10 yaşını aşacak!

 

 

 

Rabia Özen

 

 

DUYGU DAMLASI

 

 

Güneş ve rüzgâr

 

Güneş ile rüzgâr, hangisinin daha güçlü olduğu konusunda tartışırlar. Rüzgâr:

 

“Sana benim daha güçlü olduğumu ispatlayacağım” der.

 

“Şuradaki yaşlı adamı görüyor musun, hani şu üstünde palto olan. Bahse girerim, o paltoyu üstünden senden çok daha çabuk söküp alabilirim.”

 

Bu denemeye razı olan güneş, bir bulutun arkasına gizlenir ve rüzgâr bir fırtına gücüyle esmeye başlar. Ancak rüzgâr şiddetini ne kadar arttırırsa yaşlı adam da paltosuna o kadar fazla sarılır. Sonunda rüzgâr pes edip durulur ve güneş bulutun arkasından çıkarak yaşlı adama sıcacık gülümser. Bunu gören yaşlı adamın yüzünde bir hoşnutluk ifadesi belirir. Paltosunu çıkarır. İddiayı kazanan güneş rüzgâra: “Dostluk ve naziklik, her zaman haşinlik ve zorbalıktan daha güçlüdür…” der. [Nurettin Bozan-Eskişehir]

 

 

 

Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.